Açılış Saatleri
  • Pazartesi :Kapalı
  • Salı :Kapalı
  • Çarşamba :Kapalı
  • Perşembe :Kapalı
  • Cuma :Kapalı
  • Cumartesi :Kapalı
  • Sunday :Kapalı

Tarih boyunca uzay teknolojileri ve uzay, insanoğlunun en büyük tutkularından biri olmuştur. Uzay mühendisliği, kozmoloji, haberleşme, itki ve yeni nesil bilgisayar sistemlerinin uygulamaları, uzaydan elde edilen hiperspektral verilerin anlık analizleri güncelliğini ve önemini sürekli koruyan disiplinler arasındadır. Yüzyıllardan beri insanoğlu uzayı gözlemlemiş ve uzayda gördüğü cisimlerin hareketlerini matematiksel ve fiziksel modellerle açıklamaya çalışmıştır. Bu yolda en önemli ilerlemeler arasında 17. yüzyılın başında Alman bilim adamı J. Kepler’in Güneş etrafındaki gezegenlerin hareketini açıklayan yasalarını ortaya atması, K. Tsiolkovsky’nin meşhur roket denklemini formüle etmesi, E. Hubble’ın 1929 yılında kuramlaştırdığı Kırmızıya Kayma fenomeni, kozmik mikrodalga fon ışımasının keşfi gibi nice gelişmeler verilebilir. Deneysel verilerden elde edilen yasalar ve kuramlardan elde edilen sonuçlar; uzay teknolojilerinde roket ve jetlerin ileri itki sistemlerinin üretiminde; CFD (akışkan dinamiği) ve ilgili bütün uygulamalarında kullanılmaya devam edecektir.

İnsanoğlunun uzaya çıkabilmesi ancak 20. yüzyıldaki teknolojik ve bilimsel gelişmeler ile mümkün olabilmiştir. Wright kardeşlerin ilk uçağı uçurmasından sadece 58 sene sonra 1961’de Yuri Gagarin uzaya ilk çıkan insan ünvanını kazanmıştır. O günden günümüze kadar olan süre içerisinde insanoğlu aya ayak basmış, diğer gezegenlere uzay araçları göndermiş ve dünya etrafında düşük yörüngede seyreden uzay istasyonları kurmuştur. Günümüzde ise CFD’nin uygulamaları, sensör teknolojileri, dağıtılmış sertlik, akış kontrolü, yapısal analiz, kanat yapısı, nükleer enerji destekli roket itkisi, Boom teknolojileri ve bu teknolojiler için önkoşul olan bilgisayar ve elektronik teknolojiler;  modern uzay araçları da dâhil olmak üzere süpersonik  ve hipersonik tüm hava araçlarını ilgilendiren, aktif araştırma ve geliştirme konularındandır.

Bütün bunların başarılabilmesi, bu karmaşık süreçlerde uzmanlık kazanmış mühendis, bilim insanı ve Ar-Ge ekiplerini yetiştirebilen uzay mühendisliği bölümlerinin gelişmesi ile mümkün olmaktadır. Bu karmaşık süreçler arasında cisme dünyanın çekim gücünden kurtulabileceği kadar itkinin verilmesi, uzay aracının güç sistemlerinin tasarımı, hem uzayda hem de yerde çalışan sensörlerin tasarımı, cismin istenilen yörüngeye oturtulması, uzay aracının haberleşme sisteminin kurulması gibi basamaklar ve bu basamakların her birinin modern bilgisayar teknolojileri kullanılarak otomatikleştirilmesi vardır. Ayrıca uzaya gönderilen bir cismin yeryüzündekine kıyasla olağandışı olan şartlara uygun tasarlanması; bu şartların hatasız bilgisayar işlemcilerinde güvenilir ve geçerli algoritmalarla modellenmesi gerekmektedir. Örneğin, uzaya gönderilen bir aracın, aydınlık ve karanlık arasındaki çok büyük sıcaklık farklarında, yüksek radyasyon altında ve mutlak sıfıra yakın basınç ve sıcaklıkta çalışması, yörüngesinin önceden hatasız şekilde hesaplanması gerekmektedir.

Türk Hava Kurumu Üniversitesi olarak amaçlarımız arasında; Türkiye’nin ihtiyacı olan uzay mühendisliği konusunda mühendis ve bilim insanlarından oluşmuş nitelikli insan gücü ve Ar-Ge personelini Türkiye’ye kazandırmak, uluslararası işbirliği ile kurulan ve işbirliğine açık büyük ölçekli araştırma projelerine destek vermek, bu projelerde üst düzey yönetici, modül tasarımcısı, uzman veya proje yöneticisi olarak çalışacak personeli yetişmek ve büyük ölçekli Ulusal Araştırma Merkezi ihtiyacını gidermek vardır. Uzay mühendisliği konusunda kaydedilecek ilerlemeler Türkiye’nin stratejik önemini belirlemede etkilidir. Bu konularda hem dışa bağımlılığı azaltmaya hem de GSMH’den Ar-Ge’ye ayrılan payların yenilikçi teknolojiler sayesinde arttırılmasına yardımcı olan bölümümüz; Türkiye’den ve diğer gelişmiş ülkelerden en başarılı öğrencileri yetiştirerek, havacılık alanında ilelebet payidar olan bir toplumu destelemek için kurulmuştur.

Türk Hava Kurumu Üniversitesi Uzay Mühendisliği Bölümü, Türkiye’nin kendi uzay araçlarını geliştirdiği ve kendi imkânları ile uzaya gönderebildiği bir geleceğe doğru giden yolda; uzay aracının ilk vidasından, fırlatma öncesi kameranın kapağının kaldırılmasına kadar olan sürecin hem içinde ve hem de denetiminde aktif görev yapabilecek mühendis, bilim insanı ve Ar-Ge liderlerinin yetiştirildiği modern bir bölüm olma hedefini taşımaktadır.

Türk Hava Kurumu Üniversitesi Uzay Mühendisliği

Tarih boyunca uzay teknolojileri ve uzay, insanoğlunun en büyük tutkularından biri olmuştur. Uzay mühendisliği, kozmoloji, haberleşme, itki ve yeni nesil bilgisayar sistemlerinin uygulamaları, uzaydan elde edilen hiperspektral verilerin anlık analizleri güncelliğini ve önemini sürekli koruyan disiplinler arasındadır. Yüzyıllardan beri insanoğlu uzayı gözlemlemiş ve uzayda gördüğü cisimlerin hareketlerini matematiksel ve fiziksel modellerle açıklamaya çalışmıştır. Bu yolda en önemli ilerlemeler arasında 17. yüzyılın başında Alman bilim adamı J. Kepler’in Güneş etrafındaki gezegenlerin hareketini açıklayan yasalarını ortaya atması, K. Tsiolkovsky’nin meşhur roket denklemini formüle etmesi, E. Hubble’ın 1929 yılında kuramlaştırdığı Kırmızıya Kayma fenomeni, kozmik mikrodalga fon ışımasının keşfi gibi nice gelişmeler verilebilir. Deneysel verilerden elde edilen yasalar ve kuramlardan elde edilen sonuçlar; uzay teknolojilerinde roket ve jetlerin ileri itki sistemlerinin üretiminde; CFD (akışkan dinamiği) ve ilgili bütün uygulamalarında kullanılmaya devam edecektir.

İnsanoğlunun uzaya çıkabilmesi ancak 20. yüzyıldaki teknolojik ve bilimsel gelişmeler ile mümkün olabilmiştir. Wright kardeşlerin ilk uçağı uçurmasından sadece 58 sene sonra 1961’de Yuri Gagarin uzaya ilk çıkan insan ünvanını kazanmıştır. O günden günümüze kadar olan süre içerisinde insanoğlu aya ayak basmış, diğer gezegenlere uzay araçları göndermiş ve dünya etrafında düşük yörüngede seyreden uzay istasyonları kurmuştur. Günümüzde ise CFD’nin uygulamaları, sensör teknolojileri, dağıtılmış sertlik, akış kontrolü, yapısal analiz, kanat yapısı, nükleer enerji destekli roket itkisi, Boom teknolojileri ve bu teknolojiler için önkoşul olan bilgisayar ve elektronik teknolojiler;  modern uzay araçları da dâhil olmak üzere süpersonik  ve hipersonik tüm hava araçlarını ilgilendiren, aktif araştırma ve geliştirme konularındandır.

Bütün bunların başarılabilmesi, bu karmaşık süreçlerde uzmanlık kazanmış mühendis, bilim insanı ve Ar-Ge ekiplerini yetiştirebilen uzay mühendisliği bölümlerinin gelişmesi ile mümkün olmaktadır. Bu karmaşık süreçler arasında cisme dünyanın çekim gücünden kurtulabileceği kadar itkinin verilmesi, uzay aracının güç sistemlerinin tasarımı, hem uzayda hem de yerde çalışan sensörlerin tasarımı, cismin istenilen yörüngeye oturtulması, uzay aracının haberleşme sisteminin kurulması gibi basamaklar ve bu basamakların her birinin modern bilgisayar teknolojileri kullanılarak otomatikleştirilmesi vardır. Ayrıca uzaya gönderilen bir cismin yeryüzündekine kıyasla olağandışı olan şartlara uygun tasarlanması; bu şartların hatasız bilgisayar işlemcilerinde güvenilir ve geçerli algoritmalarla modellenmesi gerekmektedir. Örneğin, uzaya gönderilen bir aracın, aydınlık ve karanlık arasındaki çok büyük sıcaklık farklarında, yüksek radyasyon altında ve mutlak sıfıra yakın basınç ve sıcaklıkta çalışması, yörüngesinin önceden hatasız şekilde hesaplanması gerekmektedir.

Türk Hava Kurumu Üniversitesi olarak amaçlarımız arasında; Türkiye’nin ihtiyacı olan uzay mühendisliği konusunda mühendis ve bilim insanlarından oluşmuş nitelikli insan gücü ve Ar-Ge personelini Türkiye’ye kazandırmak, uluslararası işbirliği ile kurulan ve işbirliğine açık büyük ölçekli araştırma projelerine destek vermek, bu projelerde üst düzey yönetici, modül tasarımcısı, uzman veya proje yöneticisi olarak çalışacak personeli yetişmek ve büyük ölçekli Ulusal Araştırma Merkezi ihtiyacını gidermek vardır. Uzay mühendisliği konusunda kaydedilecek ilerlemeler Türkiye’nin stratejik önemini belirlemede etkilidir. Bu konularda hem dışa bağımlılığı azaltmaya hem de GSMH’den Ar-Ge’ye ayrılan payların yenilikçi teknolojiler sayesinde arttırılmasına yardımcı olan bölümümüz; Türkiye’den ve diğer gelişmiş ülkelerden en başarılı öğrencileri yetiştirerek, havacılık alanında ilelebet payidar olan bir toplumu destelemek için kurulmuştur.

Türk Hava Kurumu Üniversitesi Uzay Mühendisliği Bölümü, Türkiye’nin kendi uzay araçlarını geliştirdiği ve kendi imkânları ile uzaya gönderebildiği bir geleceğe doğru giden yolda; uzay aracının ilk vidasından, fırlatma öncesi kameranın kapağının kaldırılmasına kadar olan sürecin hem içinde ve hem de denetiminde aktif görev yapabilecek mühendis, bilim insanı ve Ar-Ge liderlerinin yetiştirildiği modern bir bölüm olma hedefini taşımaktadır.

Özellikler
Yorum
Henüz yorum bulunmamaktadır, ilk yorumu yapmak ister misiniz?
İnceleme bırak
Hizmet: Fiyat: Kalite: Diğerleri:

Bir cevap yazın

Benzer İlanlar