Açılış Saatleri
  • Pazartesi :Kapalı
  • Salı :Kapalı
  • Çarşamba :Kapalı
  • Perşembe :Kapalı
  • Cuma :Kapalı
  • Cumartesi :Kapalı
  • Sunday :Kapalı

BURSA TIP FAKÜLTESİ’NDEN ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ’NE

Sağlıkta kalite ve sorumluluğun sağlanmasında bilimsel bir kurum olan tıp fakültesi (1) eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve topluma hizmet temel görevlerini yürütürken sosyal sorumluluğunun gereği olarak sağlık hizmetlerinin yapılandırılması ve uygulanmasında, toplumun sağlık ihtiyaçlarına uygun nitelik ve nicelikte hekim yetiştirilmesinde rol alır. Genel olarak tıp fakültesi, toplumun sağlık sorunlarına yönelik araştırma yapma; toplumun sağlığını korumak, sürdürmek ve geliştirmek için gerekli olan bilgiye ulaşma ve üretme, sahip olunan bilgileri etkin bir biçimde kullanma ve yayma; topluma sağlık hizmeti sunma görevlerini yerine getirmekle yükümlüdür. Bugün ülkemizin önde gelen tıp fakülteleri arasında yer alan ve Güney Marmara Bölgesi’nin sağlık alanında referans noktası olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi bu yükümlülüklerin bir gereği olarak 1970 yılında kurulmuştur.

 

Bursa Tıp Fakültesi’nin Kuruluşunu Hazırlayan Etkenler
Yirminci yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte hastalık merkezli bir tıp eğitimi ve hizmeti yerini toplumun sağlık önceliklerinin göz önüne alındığı, toplumun sağlık gereksinimini karşılamaya yönelik olan toplum merkezli bir anlayışa bırakmıştır (1). Bunun sonucu olarak ülkenin gereksinimleri doğrultusunda toplumun beklentilerine yanıt verebilecek bir sağlık hizmeti politikası oluşturulmuştur. Öncelikle toplumun sağlık seviyesinin yükseltilmesi hedeflenmiştir.

Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1963-1967) sağlık personeli sayısının yetersizliğinin sağlık hedeflerine ulaşılmasını geciktirdiği, sağlık hizmetleri sunumunda bölgeler arası farkın büyük olduğu, hasta yatak sayısının yetersizliği ve yatakların iller arasındaki dağılımının dengeli olmadığı üzerinde durulmaktadır. Sağlık hedefleri arasında hekim sayısının, tedavi kurumlarının ve tıp fakültesi sayısının artırılması yer almakta kurumlar arası işbirliğinin verimliliği artıracağı öngörülmektedir (2). İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda da (1968-1972) tedavi edici hizmetlere tıp fakültelerinin katkısı vurgulanmıştır. Gereksinim duyulan hekim sayısını karşılanmasında belirlenen hedefler arasında büyük merkezlerdeki eğitim potansiyelinden yararlanılması yer almaktadır (3). Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1973-1977) ise hekimlerin gelişmiş illerde yoğunlaştığı, yeterli tedavi edici hizmeti bulamayan diğer illerdeki hastaların bu illere yöneldiği ve bu eğilime paralel olarak yataklı sağlık kurumlarına talebin arttığı belirtilmektedir (4). Sözü geçen kalkınma planlarında sağlık hizmetlerinin verimli sunulmasında en büyük engelin sağlık personeli yetersizliği olduğu ve hedefin sağlık hizmetlerinin her kademesi için yeterli sayı ve nitelikte insan gücü yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi olduğu vurgulanmaktadır. İkinci önemli nokta ise yeterli tedavi edici hizmeti bulamayan diğer illerdeki hastaların gelişmiş illere yönelmesinin yarattığı sıkıntıdır. Ayrıca sağlık hizmetindeki sıkıntıların çözümünde tıp fakültelerinin yapacağı katkı üzerinde durulmaktadır. Bu hedefler doğrultusunda İstanbul Tıp Fakültesi’nin Bursa’da, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Edirne’de birer tıp fakültesi kurulmasında görev almaları düşüncesi ortaya çıkmıştır (5).  
Bu saptamalar doğrultusunda Bursa Tıp Fakültesi’nin kuruluşunu hazırlayan etkenler iki alt başlık altında ele alınabilir: 1. Metropol bir kent olan İstanbul’daki nüfus artışı ve diğer illerdeki hastaların İstanbul’a yönelmesi 2. Hekim sayısının artırılması için yapılan planlamada Bursa’nın yer alması ve İstanbul Tıp Fakültesi’nin üstlendiği görev.

1. İstanbul’daki nüfus artışı ve diğer illerdeki hastaların İstanbul’a yönelmesi:
Ülkemizde 1950’den itibaren artan oranda bir iç göç yaşanmaktadır. Bu göçün akışı daha çok kırsal alanlardan kente doğru olmuştur (6). Türkiye’de 1960 yılında kent nüfusunun toplam nüfusa oranı %26,3 iken 1970 yılında bu oran %35,9 çıkmıştır (4). Özellikle en büyük metropol şehrimiz olan İstanbul’a yönelen ve aşırı ölçüde nüfus birikimine yol açan göç beraberinde işsizlik, yerleşim, konut, çevre, altyapı, ulaşım, eğitim ve asayiş sorunları ile birlikte önemli sağlık sorunlarını da getirmiştir (6). Nüfus artışı kaçınılmaz olarak sağlık hizmeti sunumundaki sistemler üzerinde ilave bir yük yaratmaktadır. Bu yük temel sağlık hizmetlerinin karşılanmasında giderek artan bir talebin sonucudur. Ele aldığımız dönem itibariyle ülke düzeyinde köyden kente göçün 1960-1965 yılları arasında 880 bin kişi dolayında olduğu, 1965-1970 dönemindeki göçlerin ise l milyon 600 bini aştığı, 1970 yılında toplam ülke nüfusunun %8,5’inin İstanbul’da yaşadığı belirtilmektedir (4). Nüfus artışına ek olarak diğer illerde yeterli tedavi edici hizmeti alamayan hastalar da İstanbul’a yönelmektedir. Bu yığılımın neden olduğu sağlık hizmeti talebinin karşılanmasında metropolde hastane sayısının artırılmasının ise bölgedeki var olan dengesiz dağılımın daha da artmasına neden olacağı vurgulanmaktadır (4). Toplumun gereksinimleri ve bu gereksinimlerin önceliği doğal olarak arz-talep sürecini başlatmaktadır. Sağlık hizmeti gereksinimlerine artan talebe karşı çözüm olarak hekim sayısının artırılması, diğer illerde tedavi kurumlarının yapılandırılması ve bölgeler arası denge gözetilerek talebi karşılayacak hekim istihdam edilmesi yanında koşullara uygun illerde tıp fakültelerinin açılması önerilmiştir.

Dünyanın en kalabalık şehirlerinden olan İstanbul, artan nüfusu karşısında kısıtlı sayıda yetişmiş sağlık elemanı, yetersiz kalan kapasite ve alt yapısı nedeniyle sağlık hizmetlerinin organizasyonunda sıkıntılar yaşarken diğer yandan ülkenin diğer şehirleri ile kıyaslandığında yetişmiş kalifiye elemanların toplandığı, sağlık kuruluşlarının düzeyinin yüksekliği nedeniyle referans hekimlerin ve hastanelerin yer aldığı bir şehir olarak görülmüştür. Bu nedenle İstanbul’daki sağlık kuruluşlarına ülkenin hemen hemen her bölgesinden hasta sevk edilmesi zaten kısıtlı imkânların daha da zorlanmasına yol açmıştır. Diğer illerde tedavi hizmeti alamayanların da artan nüfusa eklenmesiyle yataklı tedavi kurumlarında nüfus başına düşen yatak sayısının da fiili olarak azalması kaçınılmaz olmuştur. Dolayısıyla diğer illerde tıp fakültelerinin açılması bölgeler arasındaki farkın azaltılmasına katkı saylayacaktır.

 

2. Hekim sayısının artırılması için yapılan planlamada Bursa’nın yer alması ve İstanbul Tıp Fakültesi’nin üstlendiği görev:
Beş yıllık kalkınma planları doğrultusunda Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca sağlık politikası özel ihtisas komisyonu kurularak tıp fakültelerinin kuruluşlarının nerede ve hangi sayıda olması gerektiğini belirlemek amacıyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Sabahattin Payzın çalışmaları yürütmek üzere 1965 yılında görevlendirilmiştir. Prof. Dr. Payzın, Bursa’da kurulacak olan bir tıp fakültesinin Güney Marmara Bölgesi’ne hizmet edeceği, öğretim üyesi ihtiyacının kolaylıkla karşılanabileceği, Bursa’nın gelişmiş bir endüstriye, kara ve deniz ulaşımına sahip olması, halkının bilinçli olması, çevresinde devlet ve askeri hastaneleri gelişmiş Çanakkale ve Balıkesir gibi illerin bulunması gibi nedenlerle Bursa’da tıp fakültesinin kurulmasının öncelikli ve gerekli olduğunu raporunda belirtmiştir. Bu rapora istinaden Bursa’da tıp fakültesi açılması için ilk resmi başvuru 16 Kasım 1965 tarihinde Bursa Valiliğince Milli Eğitim Bakanlığı’na yapılmıştır. Prof. Dr. Payzın’ın raporu doğrultusunda ilgili makamlarca Bursa’nın uygun görülmesi kesinlik kazandığında Bursa Valiliğinin teşebbüsü ve halkın desteği ile Bursa Üniversitesi Kurma Derneği 3 Aralık 1965 tarihinde çalışmalarına başlamıştır (7).

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından 1968 yılında hazırlanan Yükseköğretim Araştırması Raporunda İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda belirtilen hedefler doğrultusunda hizmetlerden yeteri ölçüde yararlanamayanlara yöneltilecek hizmet yatırımları düşüncesiyle 1970’li yıllarda açılması gereken üniversiteler ve bölgeleri belirlenmiştir. Aynı raporda yer alan diğer bir öneri yeni üniversiteler içinde kurulacak her fakülte veya yüksekokulun sorumluluğunun, gelişmiş üniversitelerin aynı konudaki bir fakültesine verilmesi, sorumlu fakültenin ise yeni üniversitenin gelişiminde öncü rol oynaması için görevlendirilmesidir. Hekim sayısının artırılmasına yönelik DPT önerisi mevcut tıp fakültelerine daha fazla sayıda öğrenci alınmasının yerine, yeni tıp fakültelerinin kurulmasıdır (8). Böylece hem var olan üniversitelerdeki öğretim elemanı ve öğrenci yığılımı önlenmiş olacak hem de yükseköğretimin ülkede dengeli dağılımı söz konusu olacaktır (9).

Yeni üniversitelerin kurulmasına ilişkin belirlenen temel ilkelerden sonra 1970’li yıllarda açılmasına ihtiyaç duyulan üniversiteler ve bölgeleri ile ilgili çalışmalar yapılmıştır.  Aynı raporda yeni üniversitelerin kurulmasına ilişkin genel ölçütler; gereksinim duyulan insan gücünün yetiştirilmesi, bölge sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağlama ve bölge gelişimine katkı sağlama olarak belirtilmektedir (10). Ayrıca nüfus artışının yarattığı talebi karşılamanın yanı sıra devlet yatırımlarının yöneldiği alanlarda ve hizmet sunumunda yetersiz kalınan alanlarda konu ile ilgili fakültelerin kurularak, istihdam edilecek insan gücünün yetiştirilmesi gerektiği öngörülmüştür (10). 
Yeni yüksek öğretim kurumlarının kuruluş yerlerinin bölge gelişme merkezleri dışından seçilmemesi (8), her kurumun ancak kendine yetecek sayıda öğretim üyesi sağladıktan sonra öğretime başlamasının gerekliliği yine aynı raporda vurgulanmaktadır (8,9). 
Bir kentin gelişmişlik düzeyini belirlemek için kullanılan alt limitler; bölgenin ihtiyaç duyduğu/duyacağı bölümlerin tespit edilerek açılması, ekonomik, nüfus ve sosyo-kültürel açılardan kentin taşıma kapasitesinin aşılmaması, çevre kentlerin ulaşılabilir olması, üniversiteye sadece kenti/bölgeyi ekonomik olarak kalkındırma işlevi yüklenmemesi, kentin üniversitenin varlığına hazır olması olarak sıralanabilir (8). Bu kriterler doğrultusunda 1973-1981 yılları arasında üç büyük şehrin dışında açılan on üniversiteden (Diyarbakır, Eskişehir, Adana, Sivas, Malatya, Elazığ, Samsun, Konya, Bursa ve Kayseri) biri de Marmara Bölgesi’nin 4. ve Türkiye’nin 18. üniversitesi olan Bursa Üniversitesi’dir. Daha önce kurulmuş olan ve çoğu kurulduğu şehrin ismiyle anılan üniversitelerin isimleri 1982 yılında bulundukları şehrin en belirgin coğrafi unsurunun ön plana çıkarıldığı isimlerle değiştirilmiş ve böylece “Bursa Üniversitesi” de “Uludağ Üniversitesi” adını almıştır (11).
O günkü adıyla Bursa Üniversitesi hem gelişmiş üniversitelerin yeni üniversitelerin kurulmasında etkin rol alması amacına hem de kökleşmiş üniversitelerin yeni üniversitelerin kuruluşunda görev alması geleneğine uygun olarak kurulmuştur. Öncelikle Uludağ Üniversitesi’nin çekirdeğini oluşturan tıp fakültesinin açılması ise kentin bir üniversitenin varlığına hazır oluşluk düzeyinin de artmasına katkı sağlamıştır.

Bursa’da üniversite kurulmak istenmesinin amaçları Bursa ve yöresinin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmesine katkıda bulunmak, gençlere öğrenim imkânı sağlamak ve ülkenin ihtiyacı olan insan gücünü yetiştirmek olarak sıralanabilir. Kentin seçilmesinde etkin olan unsurlar ise Bursa’nın hızlı gelişen bir sanayiye sahip olması ve kültürel ortam bakımından elverişli bir merkez olmasıdır. Coğrafi açıdan da Güney Marmara’ya hâkim bir konumdadır. Ayrıca Bursa Üniversitesinin İstanbul Üniversitesi’ndeki fazla kapasiteden yararlanma şansının yüksek olması nedeniyle burada kurulacak üniversitenin çabuk ve kolay gelişme olanaklarına sahip olacağı düşünülmüştür (8).

Dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Terzioğlu, Bursa’da bir üniversite kurulmasında İstanbul Üniversitesi’nin görev almasının gerekçesini şu sözleriyle açıklamaktadır: “Yerleşmiş eski üniversitelerin bir önemli görevi de yeni yetişen gençlere öğrenim imkânları açabilmek, ülkenin ihtiyacı olan insan gücünü sağlayabilmek için yeni üniversitelerin kurulmasına önayak olmaktır”. Üniversitenin temelini tıp fakültesinin oluşturmasının arka planında ise bir tıp fakültesinin kurulmasının geniş bir teşkilatlanmayı gerektirmesi nedeniyle öncelikle kuruluşunun diğer fakültelerin kurulmasını kolaylaştıracağı ve yeni üniversitenin gelişme hızına ivme kazandıracağı görüşü vardır (12).

Bursa Tıp Fakültesi’nin Kuruluş Aşamaları
            1. Hedef:
Bursa Tıp Fakültesi’nin başlangıç hedefi, kurulduğu dönemin toplum merkezli anlayışına uygun olarak bir tıp fakültesinden beklenenlerin gerçekleştirilmesidir. Bu beklentiler (13):
1. Ülkenin sağlık gereksinimini karşılayacak nitelikte hekimlerin yetiştirilmesi
2. Bursa ve çevresinin o günün koşullarında eksik olan sağlık hizmeti yapısına katkı sağlanarak kamu görevinin yerine getirilmesi
3. Eğitim ve araştırma yönü ile batılı tıp fakülteleri düzeyine ulaşması olarak sıralanabilir. 
Fakültenin ilk dekanı Prof. Dr. Fikret Karaca, kişi ve toplum sağlığının önemi ve bunun sağlamasında tıp fakültelerinin nitelikli hekimlerin yetiştirilmesindeki görevi üzerinde durmuş (14), üniversitenin ilk rektörü Prof. Dr. Fethi Tezok ise Bursa Üniversitesi’nin amaçları arasında topluma dönük hizmet anlayışıyla Marmara Bölgesinin sağlık hizmetlerini yükseltmenin yer aldığını belirtmiştir (15).

 

2. Kuruluş Kararının Alınması ve İdari Gelişmeler:
Yasal kuruluşu 1970, fiili kuruluşu ise 1972 yılında gerçekleştirilen o günkü adıyla Bursa Tıp Fakültesi, 1873 Sayılı Kanunla 11 Nisan 1975 tarihinde kurulan “Bursa Üniversitesi”nin çekirdeğini oluşturmaktadır (16). 
Dönemin İstanbul Tıp Fakültesi dekanı Prof. Dr. Safa Karatay’ın Bursa’da bir tıp fakültesi kurulması önerisinin fakülte kurulu tarafından uygun görülmesi üzerine hazırlık çalışmalarını yapmak için Prof. Dr. Enver Tali Çetin, Prof. Dr. Kazım Arısan, Prof. Dr. Orhan Şaşmaz, Prof. Dr. Nuran Gökhan, Prof. Dr. Necdet Koçak ve Doç. Dr. Sedat Katırcıoğlu’nun yer aldığı bir komisyon oluşturulmuştur. Komisyonun hazırladığı rapor, 1969 Nisan ayında yapılan kurul toplantısında görüşülmüş ve Bursa’da bir tıp fakültesi kurulmasına karar verilmiştir. İstanbul Üniversitesi Senatosu’na sunulan öneri 10 Nisan 1969 tarihinde senatonun 169. oturumunda onaylanmıştır. Sonrasında gereken yasal süreç başlatılmış olup tasarı aynı yıl Haziran ayında Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulmuştur. DPT’nin 29 Aralık 1969 tarihindeki onayı (2/5/61-69/15468 sayılı) ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın olumlu görüşü (30 Ocak 1970 tarih ve 320-2/0.41.331 sayılı yazısı) sonucu İstanbul Tıp Fakültesi Kurulu’nun 30 Mayıs 1970 tarihli oturumunda Bursa’da fakültenin organizasyona geçmesine kadar her yıl Bursa adına 50 öğrencinin alınması karara bağlanmıştır (5). Bu aşamadan sonra kadro çalışmalarına başlanmıştır. İlk olarak hazırlanan idari personel kadroları İstanbul Üniversitesi Senatosunca Ocak 1971’de onaylanarak aynı yıl Mart ayında Milli Eğitim Bakanlığının görüşüne sunulmuştur. İstenilen 680 idari kadroya karşılık Devlet Personel Dairesince 256 kadro tahsis edilmiştir (17). İkinci olarak öğretim üyeleri kadrolarının kanunlaşabilmesi için meclise sunulan 16 profesör, 25 doçent, 20 uzman, 75 asistan ve 3 okutman talebi, 9 Mayıs 1972 tarihinde 1588 sayılı yasa ile kanunlaştırılmış ve 139 öğretim üyesi ve yardımcısı kadrosu verilmiştir (18). Şubat 1972 tarihinde Prof. Dr. Fikret Karaca, Doç. Dr. Aydoğan Öbek, Doç. Dr. Ayhan Arınık, Doç. Dr. Suat Kıyan, Doç. Dr. Yılmaz Türkeri, Doç. Dr. İbrahim Ildırım ve Doç. Dr. Münir Kerim Karakaya’nın yer aldığı fakülte kurulu oluşturulmuş, 3 Mart 1972 tarihinde dekanlığa Prof. Dr. Fikret Karaca getirilmesi ile Bursa Tıp Fakültesi’nin fiili kuruluşu tamamlanmıştır (17). 

 

3. Fakültenin Yapılaşmasında İlk Çalışmalar:
İlk adım olarak Bursa İl Yönetimi, Bursa Üniversitesi Kurma Derneği ve Prof. Dr. Fikret Karaca’nın çabalarıyla tıp fakültesinin yerleşim alanının belirlenmesi çalışmalarına başlanmıştır (5). İstanbul Tıp Fakültesi Planlama Komisyonu 9 Mayıs 1971 tarihli oturumunda Bursa Tıp Fakültesi’nin temel tıp bilimleri binası, dekanlık ve idare binaları, eğitim hastanesi, dershaneler bloğu, tıp kütüphanesi, hidroklimatoloji araştırma merkezi, lojman ve spor tesislerinden meydana gelmesini teklif etmiş, aynı komisyonun çalışmaları sonucunda 3 Kasım 1972 tarihinde mimari yarışma projesi ilanı gazetelere verilmiştir. İstanbul Üniversitesi rektörü, dekanı, öğretim üyeleri, mimar ve inşaat mühendislerinden oluşan jüri, 19 Şubat 1973’de birincilik ödülünü mimar Mine İnceoğlu, Necati İnceoğlu ve Çınar Şahenk’ten oluşan ekibin projesine vermişlerdir (13). Diğer yandan tıp fakültesini Bursa’da hızla faaliyete geçirebilmek için kullanılabilecek yerler araştırılmıştır (5). Bu yerler arasında bugün Yüksek İhtisas Hastanesi olarak hizmet vermekte olan Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Altıparmak mevkiinde yer alan ve boşaltılmakta olan Sosyal Sigortalar Hastanesi ve yine Altıparmak’ta bulunan bir okul binası bulunmaktadır. İnceleme sonucu fakülte hastanesi için Göğüs Hastalıkları Hastanesi uygun bulunmuş ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile oluşturulan protokol sonucu 400 yataklı hastane 1974 yılında fakülteye tahsis edilmiştir. Hastanenin kullanıma uygun hale getirilmesinde Bursalılardan toplanan bağışların büyük katkısı olmuştur. Kapasitenin artırılması amacıyla İş Bankası’na ait olan Uludağ Kirazlıyayla’daki 300 yatak kapasiteli tesis de fakülte kullanımına açılmış ancak tesisin kullanımı için gereken onarım çalışmaları maddi nedenlerle yapılamamıştır. Diğer yandan fakültenin temel yapılarının inşası için istimlâk çalışmaları başlatılmıştır (17). İlk olarak klinik sınıflar 30 Mayıs 1974 tarihinde resmen eğitim-öğretime Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde başlamıştır. Ancak hastane bir tıp fakültesine uygun olarak inşa edilmemiş olduğundan öğretim üyesi ve yardımcıları, sağlık personeli ve tıp öğrencileri için yeterli alan bulunmamakta ve genişletilebilmesi mümkün görülmemektedir (14). Bu sıkıntıların yanı sıra yer yetersizliği nedeni ile birçok tıbbi cihazın kullanımı mümkün olmamıştır (15).

Bursa’nın batısında İzmir yolu üzerinde 17. kilometrede 15 bin dönümlük Görükle arazisi uygun bulunarak istimlâk çalışmalarına başlanmıştır. Temmuz 1975 tarihinde dekanlık binası, temel tıp bilimleri binası, dershaneler, kütüphane ve deney hayvanları bloklarının yapımına başlanılmış, bin yatak kapasiteli öngörülen eğitim-öğretim ve araştırma hastanesinin yapımına ise 1976 yılında başlanılmıştır (17).
Bütçeden 1975 yılına kadar yararlanamayan Bursa Tıp Fakültesi’nin laboratuarları için gereken malzemenin alımı kurucu üniversite olan İstanbul Üniversitesi’nin ilk olarak 1973 yılında ayırdığı ödenek ile gerçekleştirilmiş ve yeni fakültenin kendi fiziki koşulları oluşturuluncaya kadar alınan malzemeler İstanbul Üniversitesi depolarında bekletilmiştir (17). Gerekli altyapı çalışmaları yeterli ödeneğin olmamasının etkisiyle sürece yayılarak yapılmıştır. İstanbul Üniversitesi’ne bağlı olarak 1975 yılına kadar faaliyet gösteren Bursa Tıp Fakültesi’ne tahsis edilen sınırlı miktardaki para ancak personel maaşları ve eğitim-öğretim giderlerini karşılamakta, gerekli yatırımlar için yetersiz kalmaktadır. Fakültenin gelişmesi için kendi bütçesini oluşturması, bunun için ise Bursa’da bir üniversitenin kurulması gerekmektedir. Ayrıca tayini yapılan öğretim üyelerinin atanabilmesi için de üniversitenin kurulması gerekmektedir. Fakültenin ilk dekanı Prof. Dr. Fikret Karaca’nın sağlık durumu nedeniyle görevinden ayrılması üzerine 11.11.1974 tarihinde dekanlığa seçilen Prof. Dr. Fethi Tezok’un döneminde, tıp fakültesinin kendi bütçesine sahip olması için Bursa’da bir üniversite kurulması çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Bursa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin kuruluşuna Milli Eğitim Bakanlığı’nın 04.04.1975 tarihinde onay vermesi ile 20.06.1975 günü Bursa Üniversitesi’nin açılışı yapılmış ve üniversitenin ilk rektörü olarak Prof. Dr. Fethi Tezok seçilmiştir (17). Bursa Üniversitesi’nin adı 28 Mart 1983 tarihli 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Uludağ Üniversitesi adını alınca Bursa Tıp Fakültesi’nin adı Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi olmuştur (19).

 

4. Öğretim Üyeleri ve İlk Kürsülerin Kurulması:
İstanbul Tıp Fakültesi profesörler kurulunda Bursa Tıp Fakültesi Teşkilat Kanunu 1 Haziran 1972 tarihinde kabul edilmiş ve Bursa’da görev almak isteyen öğretim üyelerinin başvuruları ilan edilmiştir (5). Klinik sınıfların ilk kez Bursa’da eğitime başladığı 1974 yılında fakültede kurulmuş olan ilk kürsüler ve öğretim kadrosu aşağıdadır (20):

İç Hastalıkları Kürsüsü:
Öğr. Üyeleri:  Prof. Dr. Aydoğan Öbek (Kürsü Başkanı)
Doç. Dr. Ayhan Arınık
Başasistan:     Dr. Ahmet Tunalı
Asistanlar:      Dr. Ender Tekin
Dr. Mustafa Abbas Yurtkuran
Dr. Osman Manavoğlu
Dr. Şazi İmamoğlu
Dr. Recep Kök

 

Cerrahi Hastalıkları Kürsüsü:
Öğr. Üyeleri:  Prof. Dr. Fikret Karaca (Kürsü Başkanı)
Doç. Dr. Nevzat Koçak
Doç. Dr. Onat Arınç
Başasistanlar: Dr. Ayhan Kızıl
Dr. Burçin Kutlay
Dr. Mesut Özcan
Asistanlar:      Dr. İzzettin Barbaros Etker
Dr. Hasan Doğruyol
Dr. Duruhan Çulha
Dr. Çetin Çetinkaya
Dr. Birol Ciner

Nöro-psikiyatri Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:    Doç. Dr. Erhan Oğul
Başasistan:     Dr. Sadık Sadıkoğlu
Asistanlar:      Dr. Sefer Özdemir
Dr. Nevzat Pehlivan

Kulak-Burun-Boğaz Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:    Doç. Dr. Metin Arat
Başasistan:     Dr. İlker Tezer
Asistanlar:      Dr. İbrahim Hızalan
Dr. Serkis Mığdışoğlu 

Kadın Hastalıkları ve Doğum Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:     Doç. Dr. Suat Kıyan
Asistanlar:      Dr. Şakir Küçükkömürcü
Dr. Bediz Tor
Dr. Serpil Yüksel Sarıgöl

Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:     Doç. Dr. İbrahim Ildırım
Başasistan:      Dr. Özgen Eralp
Asistanlar:       Dr. İsmail Çetin Tor
Dr. Nevin Özcenk
Dr. Ayşe Yurtseven
Üroloji Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:      Doç. Dr. Yılmaz Türkeri
Başasistan:       Dr. Mustafa Özyurt
Asistan:            Dr. Adnan Kaleli

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:     Doç. Dr. Münir Kerim Karakaya
Asistanlar:       Dr. Özdemir Kuyucu
Dr. Cihan Heptürk

Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:     Doç. Dr. Burhan Kemal Kıran

İlk kez Bursa’da 3. ve 4. sınıfların klinik eğitime başladığı Mayıs 1974 tarihinde yukarıda yer alan kürsülere ek olarak Ortopedi ve Travmatoloji, Göz Hastalıkları, Radyoloji, Patoloji, Mikrobiyoloji, Toplum Sağlığı ve Koruyucu Hekimlik, Biyokimya, Anatomi, Histoloji, Fizyoloji, Biyofizik, Fizyopatoloji ve Adli Tıp kürsüleri kurulmuş klinik öncesi eğitim veren kürsülerin öğretim üyesi tayinleri henüz tamamlanmamıştır (14).

5. Eğitim:
Bursa Tıp Fakültesi’nin yasal kuruluşunun gerçekleştiği 1970-1971 eğitim yılında fakültenin 50 öğrencisi İstanbul Tıp Fakültesi’nde eğitime başlamıştır. Eğitimlerinin ilk üç yılını İstanbul Tıp Fakültesi’nde tamamlayan öğrencilerin klinik sınıfları Bursa’da tamamlaması planlanmıştır (12). Tıp fakültesi binalarının yapılandırılması çalışmaları sürerken 1974 yılına kadar kayıtlı öğrenci sayısı 205’e ulaşmıştır (21). Mayıs 1974 yılında henüz öğrencilerin barınma, yemek, sosyal gereksinimleri karşılayacak alt yapı oluşturulmadan, patoloji ve mikrobiyoloji laboratuarları kurulmadan ve İstanbul’dan davet edilen öğretim üyelerinin gelişi tamamlanmadan fiili olarak Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde ayrılan iki dershanede klinik eğitimine başlanmıştır. Bu konuda eksikliklerin giderilmesinde her türlü koşul değerlendirilmeye çalışılmış ve tamamlanabilmesi sürece yayılarak mümkün olmuştur. Mayıs 1976 tarihinde tıp fakültesine tahsis edilen öğretim üyeleri ve yardımcılarının sayısı 317’dir (40 profesör, 75 doçent, 45 uzman, 150 asistan, 4 okutman, 3 çevirici) (22), ancak tayini tamamlanmış olan 12 öğretim üyesi (2 profesör, 10 doçent) ve 25 öğretim yardımcısı bulunmaktadır (21). Bursa’da birinci sınıfa öğrenci kaydı 1977-1978 eğitim-öğretim yılında başlamış ve dersler hastane bahçesindeki prefabrik yapılarda verilmiştir.  Görükle Yerleşkesinde temel bilimler binası ve dersliklerin tamamlanmasının ardından 1., 2. ve 3. sınıflar 1985-1986 eğitim-öğretim yılında, 4., 5. ve 6. sınıflar ise Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ndeki kliniklerin yerleşkedeki hastaneye taşınması ile 1992-1993 eğitim-öğretim yılında eğitime başlamışlardır (17). İlk olarak 1976 yılında 18 mezun veren tıp fakültesinde (7) 2001-2002 eğitim-öğretim yılında kredili eğitim sistem uygulamasına geçilmiştir.

Bursa’da eğitimin başladığı Mayıs 1974 tarihinde bugünkü adı Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi olan Bursa Tıp Fakültesi Dergisi, fakültenin kuruluşu ve gelinen noktayı anlatan yazıların yer aldığı özel açılış sayısı ile yayın hayatına başlamıştır.

 

Günümüzde Gelinen Nokta
Eğitim kurumlarının tarihsel gelişim süreçleri açısından bakıldığında geçmişi 40 yıl öncesine dayanan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, bu yönüyle “genç” olarak kabul edilebilirse de kuruluşundan bu yana yapılan işler, ulaşılan hedefler göz önüne alındığında “olgun” bir fakülte olarak değerlendirilebilir. “Uluslararası ölçütlere uygun tıp eğitimini gerçekleştiren, evrensel tıp bilimine katkı yapabilecek düzeyde bilgi üreten, sürekli gelişen, ulusal ve evrensel sağlık sorunlarına çağdaş çözümler bularak insanlığa yararlar sağlayan, yetiştirdiği hekimler, ürettiği bilgi ve hizmet ile örnek gösterilen ve üyesi bulunmaktan onur duyulan seçkin bir tıp fakültesi olmak” (23) vizyonu ile 21. yüzyılda ülkemizin elit kurumlarından biri olarak kabul görmektedir.

Temel amacı; “Çağdaş bilgi ve beceri ile donanmış; araştırma ve sorun çözme yeteneği gelişmiş; kültürel birikime ve iletişim becerisine sahip; Türkiye’nin sağlık sorunlarını bilen, birinci basamakta bu sorunların üstesinden gelebilecek bilgi, beceri ve tutumlar ile donanmış; birinci basamak sağlık kuruluşlarında hekimlik ve yöneticilik yapabilecek; mesleğin etik kurallarını gözeterek uygulayan; kendisini sürekli olarak yenileyip geliştiren; sağlık teknolojisini optimum kullanabilen; hekimleri yetiştirmek” (23) olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden her yıl bu amaç doğrultusunda 200’ün üzerinde öğrenci mezun olmaktadır. Kuruluşundan bu yana 6000’e varan hekim ve sayısı 1500’e yaklaşan uzman hekim yetiştiren fakültede gerek eğitim-araştırma gerekse de hizmet sunumu sağlamada 2012 yılı itibariyle toplam 158 Profesör, 77 Doçent, 19 Yardımcı Doçent, 58 Uzman Doktor ve 384’in üzerinde Araştırma Görevlisi görev almaktadır (23).

Uludağ Üniversitesi’nin Türkiye’nin 2001 yılında, Avrupa’da uyumlu bir yüksek öğretim alanı yaratılmak üzere başlatılan Bologna Süreci’ne katılmasının ardından, fakültemiz eğitim programlarını yeniden yapılandırmış ilk kurumlardan biridir. Kredili Sistem Ön Lisans ve Lisans Eğitim ve Öğretim yönetmeliği 08 Haziran 2001 tarihinde Uludağ Üniversitesi Senatosu tarafından kabul edilmiştir. Tıp Fakültesi, Uludağ Üniversitesi bünyesinde yer alan diğer fakültelerle birlikte, 2001-2002 Eğitim ve Öğretim Yılı’nda tüm öğrencilerine yönetmeliğe uygun kredili sistem uygulamasını başlatmıştır (24).

Haziran 1992’da Görükle Kampüsü’nde yapılan Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Hastanesi’ne taşınan ve 41116 m2 Poliklinik, 73448 m2 Klinik ve 19636 m2 Acil bloğu olmak üzere 134200 m2’lik bir alan üstünde yer alan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, fiili 96’sı yoğun bakıma ait olmak üzere toplam 997 yatak kapasiteli bir araştırma hastanesi olup tüm birimleriyle, Joint Comission International (JCI) tarafından 2007 yılında akredite olmuş Türkiye’deki ilk iki tıp fakültesi hastanesinden biridir (23).

2011 yılı verilerine göre poliklinik hasta muayene-tedavi sayısı 852.994/yıl, yatarak tedavi gören hasta sayısı 39.271/yıl, ameliyat sayısı 25.191/yıl (25) olan ve Güney Marmara’nın referans sağlık merkezi olarak kabul gören Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi bu yönüyle de kuruluşunda hedeflenen bölge-ülkenin sağlık hizmetine katkı bağlamında istenilen düzeylere ulaşmıştır. Bugün ülkemizin önde gelen tıp fakülteleri arasında yer alan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Güney Marmara Bölgesi’nin sağlık alanında referans noktasıdır.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi

BURSA TIP FAKÜLTESİ’NDEN ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ’NE

Sağlıkta kalite ve sorumluluğun sağlanmasında bilimsel bir kurum olan tıp fakültesi (1) eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve topluma hizmet temel görevlerini yürütürken sosyal sorumluluğunun gereği olarak sağlık hizmetlerinin yapılandırılması ve uygulanmasında, toplumun sağlık ihtiyaçlarına uygun nitelik ve nicelikte hekim yetiştirilmesinde rol alır. Genel olarak tıp fakültesi, toplumun sağlık sorunlarına yönelik araştırma yapma; toplumun sağlığını korumak, sürdürmek ve geliştirmek için gerekli olan bilgiye ulaşma ve üretme, sahip olunan bilgileri etkin bir biçimde kullanma ve yayma; topluma sağlık hizmeti sunma görevlerini yerine getirmekle yükümlüdür. Bugün ülkemizin önde gelen tıp fakülteleri arasında yer alan ve Güney Marmara Bölgesi’nin sağlık alanında referans noktası olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi bu yükümlülüklerin bir gereği olarak 1970 yılında kurulmuştur.

 

Bursa Tıp Fakültesi’nin Kuruluşunu Hazırlayan Etkenler
Yirminci yüzyılın ikinci yarısı ile birlikte hastalık merkezli bir tıp eğitimi ve hizmeti yerini toplumun sağlık önceliklerinin göz önüne alındığı, toplumun sağlık gereksinimini karşılamaya yönelik olan toplum merkezli bir anlayışa bırakmıştır (1). Bunun sonucu olarak ülkenin gereksinimleri doğrultusunda toplumun beklentilerine yanıt verebilecek bir sağlık hizmeti politikası oluşturulmuştur. Öncelikle toplumun sağlık seviyesinin yükseltilmesi hedeflenmiştir.

Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1963-1967) sağlık personeli sayısının yetersizliğinin sağlık hedeflerine ulaşılmasını geciktirdiği, sağlık hizmetleri sunumunda bölgeler arası farkın büyük olduğu, hasta yatak sayısının yetersizliği ve yatakların iller arasındaki dağılımının dengeli olmadığı üzerinde durulmaktadır. Sağlık hedefleri arasında hekim sayısının, tedavi kurumlarının ve tıp fakültesi sayısının artırılması yer almakta kurumlar arası işbirliğinin verimliliği artıracağı öngörülmektedir (2). İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda da (1968-1972) tedavi edici hizmetlere tıp fakültelerinin katkısı vurgulanmıştır. Gereksinim duyulan hekim sayısını karşılanmasında belirlenen hedefler arasında büyük merkezlerdeki eğitim potansiyelinden yararlanılması yer almaktadır (3). Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1973-1977) ise hekimlerin gelişmiş illerde yoğunlaştığı, yeterli tedavi edici hizmeti bulamayan diğer illerdeki hastaların bu illere yöneldiği ve bu eğilime paralel olarak yataklı sağlık kurumlarına talebin arttığı belirtilmektedir (4). Sözü geçen kalkınma planlarında sağlık hizmetlerinin verimli sunulmasında en büyük engelin sağlık personeli yetersizliği olduğu ve hedefin sağlık hizmetlerinin her kademesi için yeterli sayı ve nitelikte insan gücü yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi olduğu vurgulanmaktadır. İkinci önemli nokta ise yeterli tedavi edici hizmeti bulamayan diğer illerdeki hastaların gelişmiş illere yönelmesinin yarattığı sıkıntıdır. Ayrıca sağlık hizmetindeki sıkıntıların çözümünde tıp fakültelerinin yapacağı katkı üzerinde durulmaktadır. Bu hedefler doğrultusunda İstanbul Tıp Fakültesi’nin Bursa’da, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Edirne’de birer tıp fakültesi kurulmasında görev almaları düşüncesi ortaya çıkmıştır (5).  
Bu saptamalar doğrultusunda Bursa Tıp Fakültesi’nin kuruluşunu hazırlayan etkenler iki alt başlık altında ele alınabilir: 1. Metropol bir kent olan İstanbul’daki nüfus artışı ve diğer illerdeki hastaların İstanbul’a yönelmesi 2. Hekim sayısının artırılması için yapılan planlamada Bursa’nın yer alması ve İstanbul Tıp Fakültesi’nin üstlendiği görev.

1. İstanbul’daki nüfus artışı ve diğer illerdeki hastaların İstanbul’a yönelmesi:
Ülkemizde 1950’den itibaren artan oranda bir iç göç yaşanmaktadır. Bu göçün akışı daha çok kırsal alanlardan kente doğru olmuştur (6). Türkiye’de 1960 yılında kent nüfusunun toplam nüfusa oranı %26,3 iken 1970 yılında bu oran %35,9 çıkmıştır (4). Özellikle en büyük metropol şehrimiz olan İstanbul’a yönelen ve aşırı ölçüde nüfus birikimine yol açan göç beraberinde işsizlik, yerleşim, konut, çevre, altyapı, ulaşım, eğitim ve asayiş sorunları ile birlikte önemli sağlık sorunlarını da getirmiştir (6). Nüfus artışı kaçınılmaz olarak sağlık hizmeti sunumundaki sistemler üzerinde ilave bir yük yaratmaktadır. Bu yük temel sağlık hizmetlerinin karşılanmasında giderek artan bir talebin sonucudur. Ele aldığımız dönem itibariyle ülke düzeyinde köyden kente göçün 1960-1965 yılları arasında 880 bin kişi dolayında olduğu, 1965-1970 dönemindeki göçlerin ise l milyon 600 bini aştığı, 1970 yılında toplam ülke nüfusunun %8,5’inin İstanbul’da yaşadığı belirtilmektedir (4). Nüfus artışına ek olarak diğer illerde yeterli tedavi edici hizmeti alamayan hastalar da İstanbul’a yönelmektedir. Bu yığılımın neden olduğu sağlık hizmeti talebinin karşılanmasında metropolde hastane sayısının artırılmasının ise bölgedeki var olan dengesiz dağılımın daha da artmasına neden olacağı vurgulanmaktadır (4). Toplumun gereksinimleri ve bu gereksinimlerin önceliği doğal olarak arz-talep sürecini başlatmaktadır. Sağlık hizmeti gereksinimlerine artan talebe karşı çözüm olarak hekim sayısının artırılması, diğer illerde tedavi kurumlarının yapılandırılması ve bölgeler arası denge gözetilerek talebi karşılayacak hekim istihdam edilmesi yanında koşullara uygun illerde tıp fakültelerinin açılması önerilmiştir.

Dünyanın en kalabalık şehirlerinden olan İstanbul, artan nüfusu karşısında kısıtlı sayıda yetişmiş sağlık elemanı, yetersiz kalan kapasite ve alt yapısı nedeniyle sağlık hizmetlerinin organizasyonunda sıkıntılar yaşarken diğer yandan ülkenin diğer şehirleri ile kıyaslandığında yetişmiş kalifiye elemanların toplandığı, sağlık kuruluşlarının düzeyinin yüksekliği nedeniyle referans hekimlerin ve hastanelerin yer aldığı bir şehir olarak görülmüştür. Bu nedenle İstanbul’daki sağlık kuruluşlarına ülkenin hemen hemen her bölgesinden hasta sevk edilmesi zaten kısıtlı imkânların daha da zorlanmasına yol açmıştır. Diğer illerde tedavi hizmeti alamayanların da artan nüfusa eklenmesiyle yataklı tedavi kurumlarında nüfus başına düşen yatak sayısının da fiili olarak azalması kaçınılmaz olmuştur. Dolayısıyla diğer illerde tıp fakültelerinin açılması bölgeler arasındaki farkın azaltılmasına katkı saylayacaktır.

 

2. Hekim sayısının artırılması için yapılan planlamada Bursa’nın yer alması ve İstanbul Tıp Fakültesi’nin üstlendiği görev:
Beş yıllık kalkınma planları doğrultusunda Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca sağlık politikası özel ihtisas komisyonu kurularak tıp fakültelerinin kuruluşlarının nerede ve hangi sayıda olması gerektiğini belirlemek amacıyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Sabahattin Payzın çalışmaları yürütmek üzere 1965 yılında görevlendirilmiştir. Prof. Dr. Payzın, Bursa’da kurulacak olan bir tıp fakültesinin Güney Marmara Bölgesi’ne hizmet edeceği, öğretim üyesi ihtiyacının kolaylıkla karşılanabileceği, Bursa’nın gelişmiş bir endüstriye, kara ve deniz ulaşımına sahip olması, halkının bilinçli olması, çevresinde devlet ve askeri hastaneleri gelişmiş Çanakkale ve Balıkesir gibi illerin bulunması gibi nedenlerle Bursa’da tıp fakültesinin kurulmasının öncelikli ve gerekli olduğunu raporunda belirtmiştir. Bu rapora istinaden Bursa’da tıp fakültesi açılması için ilk resmi başvuru 16 Kasım 1965 tarihinde Bursa Valiliğince Milli Eğitim Bakanlığı’na yapılmıştır. Prof. Dr. Payzın’ın raporu doğrultusunda ilgili makamlarca Bursa’nın uygun görülmesi kesinlik kazandığında Bursa Valiliğinin teşebbüsü ve halkın desteği ile Bursa Üniversitesi Kurma Derneği 3 Aralık 1965 tarihinde çalışmalarına başlamıştır (7).

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından 1968 yılında hazırlanan Yükseköğretim Araştırması Raporunda İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda belirtilen hedefler doğrultusunda hizmetlerden yeteri ölçüde yararlanamayanlara yöneltilecek hizmet yatırımları düşüncesiyle 1970’li yıllarda açılması gereken üniversiteler ve bölgeleri belirlenmiştir. Aynı raporda yer alan diğer bir öneri yeni üniversiteler içinde kurulacak her fakülte veya yüksekokulun sorumluluğunun, gelişmiş üniversitelerin aynı konudaki bir fakültesine verilmesi, sorumlu fakültenin ise yeni üniversitenin gelişiminde öncü rol oynaması için görevlendirilmesidir. Hekim sayısının artırılmasına yönelik DPT önerisi mevcut tıp fakültelerine daha fazla sayıda öğrenci alınmasının yerine, yeni tıp fakültelerinin kurulmasıdır (8). Böylece hem var olan üniversitelerdeki öğretim elemanı ve öğrenci yığılımı önlenmiş olacak hem de yükseköğretimin ülkede dengeli dağılımı söz konusu olacaktır (9).

Yeni üniversitelerin kurulmasına ilişkin belirlenen temel ilkelerden sonra 1970’li yıllarda açılmasına ihtiyaç duyulan üniversiteler ve bölgeleri ile ilgili çalışmalar yapılmıştır.  Aynı raporda yeni üniversitelerin kurulmasına ilişkin genel ölçütler; gereksinim duyulan insan gücünün yetiştirilmesi, bölge sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağlama ve bölge gelişimine katkı sağlama olarak belirtilmektedir (10). Ayrıca nüfus artışının yarattığı talebi karşılamanın yanı sıra devlet yatırımlarının yöneldiği alanlarda ve hizmet sunumunda yetersiz kalınan alanlarda konu ile ilgili fakültelerin kurularak, istihdam edilecek insan gücünün yetiştirilmesi gerektiği öngörülmüştür (10). 
Yeni yüksek öğretim kurumlarının kuruluş yerlerinin bölge gelişme merkezleri dışından seçilmemesi (8), her kurumun ancak kendine yetecek sayıda öğretim üyesi sağladıktan sonra öğretime başlamasının gerekliliği yine aynı raporda vurgulanmaktadır (8,9). 
Bir kentin gelişmişlik düzeyini belirlemek için kullanılan alt limitler; bölgenin ihtiyaç duyduğu/duyacağı bölümlerin tespit edilerek açılması, ekonomik, nüfus ve sosyo-kültürel açılardan kentin taşıma kapasitesinin aşılmaması, çevre kentlerin ulaşılabilir olması, üniversiteye sadece kenti/bölgeyi ekonomik olarak kalkındırma işlevi yüklenmemesi, kentin üniversitenin varlığına hazır olması olarak sıralanabilir (8). Bu kriterler doğrultusunda 1973-1981 yılları arasında üç büyük şehrin dışında açılan on üniversiteden (Diyarbakır, Eskişehir, Adana, Sivas, Malatya, Elazığ, Samsun, Konya, Bursa ve Kayseri) biri de Marmara Bölgesi’nin 4. ve Türkiye’nin 18. üniversitesi olan Bursa Üniversitesi’dir. Daha önce kurulmuş olan ve çoğu kurulduğu şehrin ismiyle anılan üniversitelerin isimleri 1982 yılında bulundukları şehrin en belirgin coğrafi unsurunun ön plana çıkarıldığı isimlerle değiştirilmiş ve böylece “Bursa Üniversitesi” de “Uludağ Üniversitesi” adını almıştır (11).
O günkü adıyla Bursa Üniversitesi hem gelişmiş üniversitelerin yeni üniversitelerin kurulmasında etkin rol alması amacına hem de kökleşmiş üniversitelerin yeni üniversitelerin kuruluşunda görev alması geleneğine uygun olarak kurulmuştur. Öncelikle Uludağ Üniversitesi’nin çekirdeğini oluşturan tıp fakültesinin açılması ise kentin bir üniversitenin varlığına hazır oluşluk düzeyinin de artmasına katkı sağlamıştır.

Bursa’da üniversite kurulmak istenmesinin amaçları Bursa ve yöresinin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmesine katkıda bulunmak, gençlere öğrenim imkânı sağlamak ve ülkenin ihtiyacı olan insan gücünü yetiştirmek olarak sıralanabilir. Kentin seçilmesinde etkin olan unsurlar ise Bursa’nın hızlı gelişen bir sanayiye sahip olması ve kültürel ortam bakımından elverişli bir merkez olmasıdır. Coğrafi açıdan da Güney Marmara’ya hâkim bir konumdadır. Ayrıca Bursa Üniversitesinin İstanbul Üniversitesi’ndeki fazla kapasiteden yararlanma şansının yüksek olması nedeniyle burada kurulacak üniversitenin çabuk ve kolay gelişme olanaklarına sahip olacağı düşünülmüştür (8).

Dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Terzioğlu, Bursa’da bir üniversite kurulmasında İstanbul Üniversitesi’nin görev almasının gerekçesini şu sözleriyle açıklamaktadır: “Yerleşmiş eski üniversitelerin bir önemli görevi de yeni yetişen gençlere öğrenim imkânları açabilmek, ülkenin ihtiyacı olan insan gücünü sağlayabilmek için yeni üniversitelerin kurulmasına önayak olmaktır”. Üniversitenin temelini tıp fakültesinin oluşturmasının arka planında ise bir tıp fakültesinin kurulmasının geniş bir teşkilatlanmayı gerektirmesi nedeniyle öncelikle kuruluşunun diğer fakültelerin kurulmasını kolaylaştıracağı ve yeni üniversitenin gelişme hızına ivme kazandıracağı görüşü vardır (12).

Bursa Tıp Fakültesi’nin Kuruluş Aşamaları
            1. Hedef:
Bursa Tıp Fakültesi’nin başlangıç hedefi, kurulduğu dönemin toplum merkezli anlayışına uygun olarak bir tıp fakültesinden beklenenlerin gerçekleştirilmesidir. Bu beklentiler (13):
1. Ülkenin sağlık gereksinimini karşılayacak nitelikte hekimlerin yetiştirilmesi
2. Bursa ve çevresinin o günün koşullarında eksik olan sağlık hizmeti yapısına katkı sağlanarak kamu görevinin yerine getirilmesi
3. Eğitim ve araştırma yönü ile batılı tıp fakülteleri düzeyine ulaşması olarak sıralanabilir. 
Fakültenin ilk dekanı Prof. Dr. Fikret Karaca, kişi ve toplum sağlığının önemi ve bunun sağlamasında tıp fakültelerinin nitelikli hekimlerin yetiştirilmesindeki görevi üzerinde durmuş (14), üniversitenin ilk rektörü Prof. Dr. Fethi Tezok ise Bursa Üniversitesi’nin amaçları arasında topluma dönük hizmet anlayışıyla Marmara Bölgesinin sağlık hizmetlerini yükseltmenin yer aldığını belirtmiştir (15).

 

2. Kuruluş Kararının Alınması ve İdari Gelişmeler:
Yasal kuruluşu 1970, fiili kuruluşu ise 1972 yılında gerçekleştirilen o günkü adıyla Bursa Tıp Fakültesi, 1873 Sayılı Kanunla 11 Nisan 1975 tarihinde kurulan “Bursa Üniversitesi”nin çekirdeğini oluşturmaktadır (16). 
Dönemin İstanbul Tıp Fakültesi dekanı Prof. Dr. Safa Karatay’ın Bursa’da bir tıp fakültesi kurulması önerisinin fakülte kurulu tarafından uygun görülmesi üzerine hazırlık çalışmalarını yapmak için Prof. Dr. Enver Tali Çetin, Prof. Dr. Kazım Arısan, Prof. Dr. Orhan Şaşmaz, Prof. Dr. Nuran Gökhan, Prof. Dr. Necdet Koçak ve Doç. Dr. Sedat Katırcıoğlu’nun yer aldığı bir komisyon oluşturulmuştur. Komisyonun hazırladığı rapor, 1969 Nisan ayında yapılan kurul toplantısında görüşülmüş ve Bursa’da bir tıp fakültesi kurulmasına karar verilmiştir. İstanbul Üniversitesi Senatosu’na sunulan öneri 10 Nisan 1969 tarihinde senatonun 169. oturumunda onaylanmıştır. Sonrasında gereken yasal süreç başlatılmış olup tasarı aynı yıl Haziran ayında Milli Eğitim Bakanlığı’na sunulmuştur. DPT’nin 29 Aralık 1969 tarihindeki onayı (2/5/61-69/15468 sayılı) ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın olumlu görüşü (30 Ocak 1970 tarih ve 320-2/0.41.331 sayılı yazısı) sonucu İstanbul Tıp Fakültesi Kurulu’nun 30 Mayıs 1970 tarihli oturumunda Bursa’da fakültenin organizasyona geçmesine kadar her yıl Bursa adına 50 öğrencinin alınması karara bağlanmıştır (5). Bu aşamadan sonra kadro çalışmalarına başlanmıştır. İlk olarak hazırlanan idari personel kadroları İstanbul Üniversitesi Senatosunca Ocak 1971’de onaylanarak aynı yıl Mart ayında Milli Eğitim Bakanlığının görüşüne sunulmuştur. İstenilen 680 idari kadroya karşılık Devlet Personel Dairesince 256 kadro tahsis edilmiştir (17). İkinci olarak öğretim üyeleri kadrolarının kanunlaşabilmesi için meclise sunulan 16 profesör, 25 doçent, 20 uzman, 75 asistan ve 3 okutman talebi, 9 Mayıs 1972 tarihinde 1588 sayılı yasa ile kanunlaştırılmış ve 139 öğretim üyesi ve yardımcısı kadrosu verilmiştir (18). Şubat 1972 tarihinde Prof. Dr. Fikret Karaca, Doç. Dr. Aydoğan Öbek, Doç. Dr. Ayhan Arınık, Doç. Dr. Suat Kıyan, Doç. Dr. Yılmaz Türkeri, Doç. Dr. İbrahim Ildırım ve Doç. Dr. Münir Kerim Karakaya’nın yer aldığı fakülte kurulu oluşturulmuş, 3 Mart 1972 tarihinde dekanlığa Prof. Dr. Fikret Karaca getirilmesi ile Bursa Tıp Fakültesi’nin fiili kuruluşu tamamlanmıştır (17). 

 

3. Fakültenin Yapılaşmasında İlk Çalışmalar:
İlk adım olarak Bursa İl Yönetimi, Bursa Üniversitesi Kurma Derneği ve Prof. Dr. Fikret Karaca’nın çabalarıyla tıp fakültesinin yerleşim alanının belirlenmesi çalışmalarına başlanmıştır (5). İstanbul Tıp Fakültesi Planlama Komisyonu 9 Mayıs 1971 tarihli oturumunda Bursa Tıp Fakültesi’nin temel tıp bilimleri binası, dekanlık ve idare binaları, eğitim hastanesi, dershaneler bloğu, tıp kütüphanesi, hidroklimatoloji araştırma merkezi, lojman ve spor tesislerinden meydana gelmesini teklif etmiş, aynı komisyonun çalışmaları sonucunda 3 Kasım 1972 tarihinde mimari yarışma projesi ilanı gazetelere verilmiştir. İstanbul Üniversitesi rektörü, dekanı, öğretim üyeleri, mimar ve inşaat mühendislerinden oluşan jüri, 19 Şubat 1973’de birincilik ödülünü mimar Mine İnceoğlu, Necati İnceoğlu ve Çınar Şahenk’ten oluşan ekibin projesine vermişlerdir (13). Diğer yandan tıp fakültesini Bursa’da hızla faaliyete geçirebilmek için kullanılabilecek yerler araştırılmıştır (5). Bu yerler arasında bugün Yüksek İhtisas Hastanesi olarak hizmet vermekte olan Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Altıparmak mevkiinde yer alan ve boşaltılmakta olan Sosyal Sigortalar Hastanesi ve yine Altıparmak’ta bulunan bir okul binası bulunmaktadır. İnceleme sonucu fakülte hastanesi için Göğüs Hastalıkları Hastanesi uygun bulunmuş ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile oluşturulan protokol sonucu 400 yataklı hastane 1974 yılında fakülteye tahsis edilmiştir. Hastanenin kullanıma uygun hale getirilmesinde Bursalılardan toplanan bağışların büyük katkısı olmuştur. Kapasitenin artırılması amacıyla İş Bankası’na ait olan Uludağ Kirazlıyayla’daki 300 yatak kapasiteli tesis de fakülte kullanımına açılmış ancak tesisin kullanımı için gereken onarım çalışmaları maddi nedenlerle yapılamamıştır. Diğer yandan fakültenin temel yapılarının inşası için istimlâk çalışmaları başlatılmıştır (17). İlk olarak klinik sınıflar 30 Mayıs 1974 tarihinde resmen eğitim-öğretime Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde başlamıştır. Ancak hastane bir tıp fakültesine uygun olarak inşa edilmemiş olduğundan öğretim üyesi ve yardımcıları, sağlık personeli ve tıp öğrencileri için yeterli alan bulunmamakta ve genişletilebilmesi mümkün görülmemektedir (14). Bu sıkıntıların yanı sıra yer yetersizliği nedeni ile birçok tıbbi cihazın kullanımı mümkün olmamıştır (15).

Bursa’nın batısında İzmir yolu üzerinde 17. kilometrede 15 bin dönümlük Görükle arazisi uygun bulunarak istimlâk çalışmalarına başlanmıştır. Temmuz 1975 tarihinde dekanlık binası, temel tıp bilimleri binası, dershaneler, kütüphane ve deney hayvanları bloklarının yapımına başlanılmış, bin yatak kapasiteli öngörülen eğitim-öğretim ve araştırma hastanesinin yapımına ise 1976 yılında başlanılmıştır (17).
Bütçeden 1975 yılına kadar yararlanamayan Bursa Tıp Fakültesi’nin laboratuarları için gereken malzemenin alımı kurucu üniversite olan İstanbul Üniversitesi’nin ilk olarak 1973 yılında ayırdığı ödenek ile gerçekleştirilmiş ve yeni fakültenin kendi fiziki koşulları oluşturuluncaya kadar alınan malzemeler İstanbul Üniversitesi depolarında bekletilmiştir (17). Gerekli altyapı çalışmaları yeterli ödeneğin olmamasının etkisiyle sürece yayılarak yapılmıştır. İstanbul Üniversitesi’ne bağlı olarak 1975 yılına kadar faaliyet gösteren Bursa Tıp Fakültesi’ne tahsis edilen sınırlı miktardaki para ancak personel maaşları ve eğitim-öğretim giderlerini karşılamakta, gerekli yatırımlar için yetersiz kalmaktadır. Fakültenin gelişmesi için kendi bütçesini oluşturması, bunun için ise Bursa’da bir üniversitenin kurulması gerekmektedir. Ayrıca tayini yapılan öğretim üyelerinin atanabilmesi için de üniversitenin kurulması gerekmektedir. Fakültenin ilk dekanı Prof. Dr. Fikret Karaca’nın sağlık durumu nedeniyle görevinden ayrılması üzerine 11.11.1974 tarihinde dekanlığa seçilen Prof. Dr. Fethi Tezok’un döneminde, tıp fakültesinin kendi bütçesine sahip olması için Bursa’da bir üniversite kurulması çalışmalarına ağırlık verilmiştir. Bursa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin kuruluşuna Milli Eğitim Bakanlığı’nın 04.04.1975 tarihinde onay vermesi ile 20.06.1975 günü Bursa Üniversitesi’nin açılışı yapılmış ve üniversitenin ilk rektörü olarak Prof. Dr. Fethi Tezok seçilmiştir (17). Bursa Üniversitesi’nin adı 28 Mart 1983 tarihli 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Uludağ Üniversitesi adını alınca Bursa Tıp Fakültesi’nin adı Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi olmuştur (19).

 

4. Öğretim Üyeleri ve İlk Kürsülerin Kurulması:
İstanbul Tıp Fakültesi profesörler kurulunda Bursa Tıp Fakültesi Teşkilat Kanunu 1 Haziran 1972 tarihinde kabul edilmiş ve Bursa’da görev almak isteyen öğretim üyelerinin başvuruları ilan edilmiştir (5). Klinik sınıfların ilk kez Bursa’da eğitime başladığı 1974 yılında fakültede kurulmuş olan ilk kürsüler ve öğretim kadrosu aşağıdadır (20):

İç Hastalıkları Kürsüsü:
Öğr. Üyeleri:  Prof. Dr. Aydoğan Öbek (Kürsü Başkanı)
Doç. Dr. Ayhan Arınık
Başasistan:     Dr. Ahmet Tunalı
Asistanlar:      Dr. Ender Tekin
Dr. Mustafa Abbas Yurtkuran
Dr. Osman Manavoğlu
Dr. Şazi İmamoğlu
Dr. Recep Kök

 

Cerrahi Hastalıkları Kürsüsü:
Öğr. Üyeleri:  Prof. Dr. Fikret Karaca (Kürsü Başkanı)
Doç. Dr. Nevzat Koçak
Doç. Dr. Onat Arınç
Başasistanlar: Dr. Ayhan Kızıl
Dr. Burçin Kutlay
Dr. Mesut Özcan
Asistanlar:      Dr. İzzettin Barbaros Etker
Dr. Hasan Doğruyol
Dr. Duruhan Çulha
Dr. Çetin Çetinkaya
Dr. Birol Ciner

Nöro-psikiyatri Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:    Doç. Dr. Erhan Oğul
Başasistan:     Dr. Sadık Sadıkoğlu
Asistanlar:      Dr. Sefer Özdemir
Dr. Nevzat Pehlivan

Kulak-Burun-Boğaz Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:    Doç. Dr. Metin Arat
Başasistan:     Dr. İlker Tezer
Asistanlar:      Dr. İbrahim Hızalan
Dr. Serkis Mığdışoğlu 

Kadın Hastalıkları ve Doğum Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:     Doç. Dr. Suat Kıyan
Asistanlar:      Dr. Şakir Küçükkömürcü
Dr. Bediz Tor
Dr. Serpil Yüksel Sarıgöl

Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:     Doç. Dr. İbrahim Ildırım
Başasistan:      Dr. Özgen Eralp
Asistanlar:       Dr. İsmail Çetin Tor
Dr. Nevin Özcenk
Dr. Ayşe Yurtseven
Üroloji Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:      Doç. Dr. Yılmaz Türkeri
Başasistan:       Dr. Mustafa Özyurt
Asistan:            Dr. Adnan Kaleli

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:     Doç. Dr. Münir Kerim Karakaya
Asistanlar:       Dr. Özdemir Kuyucu
Dr. Cihan Heptürk

Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Kürsüsü:
Öğr. Üyesi:     Doç. Dr. Burhan Kemal Kıran

İlk kez Bursa’da 3. ve 4. sınıfların klinik eğitime başladığı Mayıs 1974 tarihinde yukarıda yer alan kürsülere ek olarak Ortopedi ve Travmatoloji, Göz Hastalıkları, Radyoloji, Patoloji, Mikrobiyoloji, Toplum Sağlığı ve Koruyucu Hekimlik, Biyokimya, Anatomi, Histoloji, Fizyoloji, Biyofizik, Fizyopatoloji ve Adli Tıp kürsüleri kurulmuş klinik öncesi eğitim veren kürsülerin öğretim üyesi tayinleri henüz tamamlanmamıştır (14).

5. Eğitim:
Bursa Tıp Fakültesi’nin yasal kuruluşunun gerçekleştiği 1970-1971 eğitim yılında fakültenin 50 öğrencisi İstanbul Tıp Fakültesi’nde eğitime başlamıştır. Eğitimlerinin ilk üç yılını İstanbul Tıp Fakültesi’nde tamamlayan öğrencilerin klinik sınıfları Bursa’da tamamlaması planlanmıştır (12). Tıp fakültesi binalarının yapılandırılması çalışmaları sürerken 1974 yılına kadar kayıtlı öğrenci sayısı 205’e ulaşmıştır (21). Mayıs 1974 yılında henüz öğrencilerin barınma, yemek, sosyal gereksinimleri karşılayacak alt yapı oluşturulmadan, patoloji ve mikrobiyoloji laboratuarları kurulmadan ve İstanbul’dan davet edilen öğretim üyelerinin gelişi tamamlanmadan fiili olarak Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde ayrılan iki dershanede klinik eğitimine başlanmıştır. Bu konuda eksikliklerin giderilmesinde her türlü koşul değerlendirilmeye çalışılmış ve tamamlanabilmesi sürece yayılarak mümkün olmuştur. Mayıs 1976 tarihinde tıp fakültesine tahsis edilen öğretim üyeleri ve yardımcılarının sayısı 317’dir (40 profesör, 75 doçent, 45 uzman, 150 asistan, 4 okutman, 3 çevirici) (22), ancak tayini tamamlanmış olan 12 öğretim üyesi (2 profesör, 10 doçent) ve 25 öğretim yardımcısı bulunmaktadır (21). Bursa’da birinci sınıfa öğrenci kaydı 1977-1978 eğitim-öğretim yılında başlamış ve dersler hastane bahçesindeki prefabrik yapılarda verilmiştir.  Görükle Yerleşkesinde temel bilimler binası ve dersliklerin tamamlanmasının ardından 1., 2. ve 3. sınıflar 1985-1986 eğitim-öğretim yılında, 4., 5. ve 6. sınıflar ise Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ndeki kliniklerin yerleşkedeki hastaneye taşınması ile 1992-1993 eğitim-öğretim yılında eğitime başlamışlardır (17). İlk olarak 1976 yılında 18 mezun veren tıp fakültesinde (7) 2001-2002 eğitim-öğretim yılında kredili eğitim sistem uygulamasına geçilmiştir.

Bursa’da eğitimin başladığı Mayıs 1974 tarihinde bugünkü adı Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi olan Bursa Tıp Fakültesi Dergisi, fakültenin kuruluşu ve gelinen noktayı anlatan yazıların yer aldığı özel açılış sayısı ile yayın hayatına başlamıştır.

 

Günümüzde Gelinen Nokta
Eğitim kurumlarının tarihsel gelişim süreçleri açısından bakıldığında geçmişi 40 yıl öncesine dayanan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, bu yönüyle “genç” olarak kabul edilebilirse de kuruluşundan bu yana yapılan işler, ulaşılan hedefler göz önüne alındığında “olgun” bir fakülte olarak değerlendirilebilir. “Uluslararası ölçütlere uygun tıp eğitimini gerçekleştiren, evrensel tıp bilimine katkı yapabilecek düzeyde bilgi üreten, sürekli gelişen, ulusal ve evrensel sağlık sorunlarına çağdaş çözümler bularak insanlığa yararlar sağlayan, yetiştirdiği hekimler, ürettiği bilgi ve hizmet ile örnek gösterilen ve üyesi bulunmaktan onur duyulan seçkin bir tıp fakültesi olmak” (23) vizyonu ile 21. yüzyılda ülkemizin elit kurumlarından biri olarak kabul görmektedir.

Temel amacı; “Çağdaş bilgi ve beceri ile donanmış; araştırma ve sorun çözme yeteneği gelişmiş; kültürel birikime ve iletişim becerisine sahip; Türkiye’nin sağlık sorunlarını bilen, birinci basamakta bu sorunların üstesinden gelebilecek bilgi, beceri ve tutumlar ile donanmış; birinci basamak sağlık kuruluşlarında hekimlik ve yöneticilik yapabilecek; mesleğin etik kurallarını gözeterek uygulayan; kendisini sürekli olarak yenileyip geliştiren; sağlık teknolojisini optimum kullanabilen; hekimleri yetiştirmek” (23) olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden her yıl bu amaç doğrultusunda 200’ün üzerinde öğrenci mezun olmaktadır. Kuruluşundan bu yana 6000’e varan hekim ve sayısı 1500’e yaklaşan uzman hekim yetiştiren fakültede gerek eğitim-araştırma gerekse de hizmet sunumu sağlamada 2012 yılı itibariyle toplam 158 Profesör, 77 Doçent, 19 Yardımcı Doçent, 58 Uzman Doktor ve 384’in üzerinde Araştırma Görevlisi görev almaktadır (23).

Uludağ Üniversitesi’nin Türkiye’nin 2001 yılında, Avrupa’da uyumlu bir yüksek öğretim alanı yaratılmak üzere başlatılan Bologna Süreci’ne katılmasının ardından, fakültemiz eğitim programlarını yeniden yapılandırmış ilk kurumlardan biridir. Kredili Sistem Ön Lisans ve Lisans Eğitim ve Öğretim yönetmeliği 08 Haziran 2001 tarihinde Uludağ Üniversitesi Senatosu tarafından kabul edilmiştir. Tıp Fakültesi, Uludağ Üniversitesi bünyesinde yer alan diğer fakültelerle birlikte, 2001-2002 Eğitim ve Öğretim Yılı’nda tüm öğrencilerine yönetmeliğe uygun kredili sistem uygulamasını başlatmıştır (24).

Haziran 1992’da Görükle Kampüsü’nde yapılan Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Hastanesi’ne taşınan ve 41116 m2 Poliklinik, 73448 m2 Klinik ve 19636 m2 Acil bloğu olmak üzere 134200 m2’lik bir alan üstünde yer alan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, fiili 96’sı yoğun bakıma ait olmak üzere toplam 997 yatak kapasiteli bir araştırma hastanesi olup tüm birimleriyle, Joint Comission International (JCI) tarafından 2007 yılında akredite olmuş Türkiye’deki ilk iki tıp fakültesi hastanesinden biridir (23).

2011 yılı verilerine göre poliklinik hasta muayene-tedavi sayısı 852.994/yıl, yatarak tedavi gören hasta sayısı 39.271/yıl, ameliyat sayısı 25.191/yıl (25) olan ve Güney Marmara’nın referans sağlık merkezi olarak kabul gören Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi bu yönüyle de kuruluşunda hedeflenen bölge-ülkenin sağlık hizmetine katkı bağlamında istenilen düzeylere ulaşmıştır. Bugün ülkemizin önde gelen tıp fakülteleri arasında yer alan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Güney Marmara Bölgesi’nin sağlık alanında referans noktasıdır.

Özellikler
Yorum
Henüz yorum bulunmamaktadır, ilk yorumu yapmak ister misiniz?
İnceleme bırak
Hizmet: Fiyat: Kalite: Diğerleri:

Bir cevap yazın