Konum : Fatih
Açılış Saatleri
  • Pazartesi :Kapalı
  • Salı :Kapalı
  • Çarşamba :Kapalı
  • Perşembe :Kapalı
  • Cuma :Kapalı
  • Cumartesi :Kapalı
  • Sunday :Kapalı

Şehrin ilk tasarlandığı Roma döneminden bu yana var olan caddenin o zamanki resmi adı imparatorluk yolu anlamında  “Regia” idi. Ama halk “merkez yol, ana yol” anlamındaki  “Mese” yahut  “Mesa” yı daha çok tercih ediyordu. O zamanın Konstantinapolis’inde Regia revaklı gösterişli bir yoldu. Bu yüzden “Regia Stoası” diye anıldığı da olurdu. Stoalar ya da revaklar Roma ve onun ardılı erken Bizans döneminin şehircilik anlayışında önemli bir mimari unsurdu.

Halkın dili ile söyleyecek olursak Mese, şehrin ve imparatorluğun yönetim mekanizmalarının bir arada bulunduğu “Aigusteion” denen ünlü meydanın yakınlarından başlıyordu.

Yolun başlangıç noktasını tespit etmek için bu gün de hala var olan bir  “Million Taşı” dikmişlerdi Romalılar. Million, Roma dilinde “sıfır” demek. Burası da Roma’nın dolayısıyla dünyanın başkentinde sıfır ya da “başlangıç noktası” olarak görülürdü Roma idrakinde. Söylenenlere göre, ecnebi uyruklu ölçü birimi  “mil” ile bizim, Türkçe‘ye  “kilometre taşı” diye çevirdiğimiz “milestone” kelimesinin kökü de bu million taşından gelmekte.Roma, Regia’ya başka bir

 isim ve işlev daha yükler. İsim, “Via Egnatia” ‘dır, anlamı ve dolayısıyla işlevi ise “Roma yolu ya da Roma’ya giden yol”dur. İşin aslı Divanyolu’nun dip dedesi olan bu cadde, Roma’dan gelen ya da Roma’ya giden yolun şehir içinde kalan kısmıdır sadece.

Roma ve Bizans döneminde gündelik hayatın hay huyunu ve kalabalığını bu günkü Mahmut Paşa Yokuşu kıvamında bir hayli üzerinde hisseden cadde, özel günlerde ve dini bayramlarda tamamen boşaltılır, esnaf loncası tarafından temizlenir, süslenir ve bir tören yolu haline dönüştürülürdü. Mese ya da Regia da halefi Divanyolu gibi bu günkü Beyazıt’a kadar düz bir doğrultuda uzanıyordu. Eni bünyesindeki tüm unsurlarla beraber 25 metre olan, taş döşeli, yaya ve araba yolu olarak kullanılan bu arkaik caddenin yolculuğu Çemberlitaş’taki Konstantinus Forumu’nu ve Beyazıt’taki Forum Tauri’yi sağında bırakarak devam eder. Bu günkü Şehzadebaşı ile Laleli arasında olduğu tahmin edilen Filadelfion’da ikiye ayrılarak kuzeye doğru Edirnekapı’ya, güneyden ise Altın Kapı’ya ulaşırdı.

Divanyolu’nun Roma ve Bizans hikayesi burada bitiyor. Vaktiyle seferden zaferle dönen imparatorların törenle karşılandığı ve resmi geçitlerin yapıldığı bu yol Osmanlı devrinde de aynı geleneği kısmen de olsa sürdürmüştür.Divanyolu adının kaynağı da Topkapı Sarayı’nda Kubbealtı’nda toplanan Divan-ı Hümayun’du. Divan dağıldıktan sonra divanın üyeleri paşalar, vezirler arabalarına yahut atlarına binerek genelde Aksaray, Beyazıt ve Fatih istikametinde bulunan konaklarına bu yol üzerinden giderlerdi. Bu nedenle yolun Sultanahmet- Beyazıt arasındaki kısmına Divanyolu denmiştir.

Divanyolu, Mese’nin o efsanevi genişliğine nispeten çok daha dardı. Güzergahı üzerine yapılan binalarla gittikçe de daraldı. Sonradan Hoca Paşa yangını vesilesi ile yolu daraltan Köprülü Mehmet Paşa’nın türbesi geriye çekilerek kısmen de olsa genişlemiştir. 1934 İstanbul Rehberinde Ayasofya ile Atik Ali Paşa Camii arası Divanyolu, ondan sonrası ise Yeniçeriler Caddesi olarak geçer. Bu gün de yaklaşık aynı yerden itibaren Yeniçeriler Caddesi olarak anılır.Onca yüzyıldan sonra atlı tramvayla tanışan cadde çok geçmeden elektrikli tramvayı da sırtında taşımaya başlar. Altmışların başında bu gün “nostalji” olan o tramvaylar tamamen kaldırılınca Aksaray’dan Eminönü istikametine giden araç trafiğini doksanlı yıllara kadar tek başına taşımak zorunda kalır. 1992 yılında hızlı tramvayın gelmesiyle birlikte Beyazıt-Kapalıçarşı noktasından Sultan Ahmet’e kadar olan kısmı araç trafiğine kapatılarak yaya ve tramvay yoluna dönüştürülür.

Divanyolu Caddesi
Konum : Fatih
Divanyolu Caddesi

Şehrin ilk tasarlandığı Roma döneminden bu yana var olan caddenin o zamanki resmi adı imparatorluk yolu anlamında  “Regia” idi. Ama halk “merkez yol, ana yol” anlamındaki  “Mese” yahut  “Mesa” yı daha çok tercih ediyordu. O zamanın Konstantinapolis’inde Regia revaklı gösterişli bir yoldu. Bu yüzden “Regia Stoası” diye anıldığı da olurdu. Stoalar ya da revaklar Roma ve onun ardılı erken Bizans döneminin şehircilik anlayışında önemli bir mimari unsurdu.

Halkın dili ile söyleyecek olursak Mese, şehrin ve imparatorluğun yönetim mekanizmalarının bir arada bulunduğu “Aigusteion” denen ünlü meydanın yakınlarından başlıyordu.

Yolun başlangıç noktasını tespit etmek için bu gün de hala var olan bir  “Million Taşı” dikmişlerdi Romalılar. Million, Roma dilinde “sıfır” demek. Burası da Roma’nın dolayısıyla dünyanın başkentinde sıfır ya da “başlangıç noktası” olarak görülürdü Roma idrakinde. Söylenenlere göre, ecnebi uyruklu ölçü birimi  “mil” ile bizim, Türkçe‘ye  “kilometre taşı” diye çevirdiğimiz “milestone” kelimesinin kökü de bu million taşından gelmekte.Roma, Regia’ya başka bir

 isim ve işlev daha yükler. İsim, “Via Egnatia” ‘dır, anlamı ve dolayısıyla işlevi ise “Roma yolu ya da Roma’ya giden yol”dur. İşin aslı Divanyolu’nun dip dedesi olan bu cadde, Roma’dan gelen ya da Roma’ya giden yolun şehir içinde kalan kısmıdır sadece.

Roma ve Bizans döneminde gündelik hayatın hay huyunu ve kalabalığını bu günkü Mahmut Paşa Yokuşu kıvamında bir hayli üzerinde hisseden cadde, özel günlerde ve dini bayramlarda tamamen boşaltılır, esnaf loncası tarafından temizlenir, süslenir ve bir tören yolu haline dönüştürülürdü. Mese ya da Regia da halefi Divanyolu gibi bu günkü Beyazıt’a kadar düz bir doğrultuda uzanıyordu. Eni bünyesindeki tüm unsurlarla beraber 25 metre olan, taş döşeli, yaya ve araba yolu olarak kullanılan bu arkaik caddenin yolculuğu Çemberlitaş’taki Konstantinus Forumu’nu ve Beyazıt’taki Forum Tauri’yi sağında bırakarak devam eder. Bu günkü Şehzadebaşı ile Laleli arasında olduğu tahmin edilen Filadelfion’da ikiye ayrılarak kuzeye doğru Edirnekapı’ya, güneyden ise Altın Kapı’ya ulaşırdı.

Divanyolu’nun Roma ve Bizans hikayesi burada bitiyor. Vaktiyle seferden zaferle dönen imparatorların törenle karşılandığı ve resmi geçitlerin yapıldığı bu yol Osmanlı devrinde de aynı geleneği kısmen de olsa sürdürmüştür.Divanyolu adının kaynağı da Topkapı Sarayı’nda Kubbealtı’nda toplanan Divan-ı Hümayun’du. Divan dağıldıktan sonra divanın üyeleri paşalar, vezirler arabalarına yahut atlarına binerek genelde Aksaray, Beyazıt ve Fatih istikametinde bulunan konaklarına bu yol üzerinden giderlerdi. Bu nedenle yolun Sultanahmet- Beyazıt arasındaki kısmına Divanyolu denmiştir.

Divanyolu, Mese’nin o efsanevi genişliğine nispeten çok daha dardı. Güzergahı üzerine yapılan binalarla gittikçe de daraldı. Sonradan Hoca Paşa yangını vesilesi ile yolu daraltan Köprülü Mehmet Paşa’nın türbesi geriye çekilerek kısmen de olsa genişlemiştir. 1934 İstanbul Rehberinde Ayasofya ile Atik Ali Paşa Camii arası Divanyolu, ondan sonrası ise Yeniçeriler Caddesi olarak geçer. Bu gün de yaklaşık aynı yerden itibaren Yeniçeriler Caddesi olarak anılır.Onca yüzyıldan sonra atlı tramvayla tanışan cadde çok geçmeden elektrikli tramvayı da sırtında taşımaya başlar. Altmışların başında bu gün “nostalji” olan o tramvaylar tamamen kaldırılınca Aksaray’dan Eminönü istikametine giden araç trafiğini doksanlı yıllara kadar tek başına taşımak zorunda kalır. 1992 yılında hızlı tramvayın gelmesiyle birlikte Beyazıt-Kapalıçarşı noktasından Sultan Ahmet’e kadar olan kısmı araç trafiğine kapatılarak yaya ve tramvay yoluna dönüştürülür.

Özellikler
Yorum
Henüz yorum bulunmamaktadır, ilk yorumu yapmak ister misiniz?
İnceleme bırak
Hizmet: Fiyat: Kalite: Diğerleri:

Bir cevap yazın

Benzer İlanlar