Açılış Saatleri
  • Pazartesi :Kapalı
  • Salı :Kapalı
  • Çarşamba :Kapalı
  • Perşembe :Kapalı
  • Cuma :Kapalı
  • Cumartesi :Kapalı
  • Sunday :Kapalı

İstanbul’un beşinci tepesi Haliç’in kıyısından dik bir yokuşla yükselir. Haliç’e egemen olan beşinci tepede bir çok yapı bulunur. Tepeyi taçlandıran Yavuz Sultan Selim Camii dışında Fethiye Camii, Kariye Camii, Fener Rum Patrikhanesi de yer alıyor. Yavuz Sultan Selim Camii bulunduğu semte adını vermiştir. Camiyi babası adına Kanuni Sultan Süleyman yaptırmıştır.

Evliya Çelebi mimarını Mimar Sinan olarak belirtse de çoğu kaynakta Mimar Acem Ali olarak geçer. Mimar Acem Ali klasik Osmanlı mimarisinden adı bilinen ilk mimarlardan dır. Bazı kaynaklara göre Yavuz Sultan Selim’in İran seferinden dönüşünde yanında getirdiği sanatçılardan biridir. 1514 yılında Çaldıran zaferinden sonra Tebriz’e giren Yavuz Sultan Selim’in Amasya dönüşünde üç bin civarında ilim ve sanat insanlarını Osmanlı’ya getirdiği bilinir. Acem Ali’de bu kafilenin içinde önce Amasya’ya daha sonra İstanbul’a saraya gelmiştir. Safevi Devleti’nde “üstatların nazırı” olarak bilinen Acem Ali’ye Yavuz Sultan Selim baş mimarlık görevini vermiştir. Acem Ali’nin Osmanlı ve İran mimarisini birleştiren farklı bir üslubu vardır.Yavuz Sultan Selim Camii’nin inşasına 1519 yılında başlanmış ve 1522 yılında bitmiştir. İstanbul’un yedi tepesinde yer alan yedi selatin camilerinden biri olan caminin muhteşem bir Haliç manzarası vardır. Caminin sağ tarafında ihtişamıyla Ayasofya ve tarihi yarımada, Galata Kulesi, karşısında ise İstanbul’un en eski ilçelerinden biri olan Beyoğlu görünür.

Caminin bir yanında sarnıç varken bir yanı da uçurumdur. Bizans devrinden kalan bu sarnıcın kesin olarak hangi imparatorluk dönemine ait olduğu bilinmiyor. 11 metre derinliği olan bu sarnıç Ortodoks kilisesi azizlerinden Ayios Makios adına yaptırıldığı bilinir.Caminin şadırvanlı avlusuna üç ayrı kapıdan girilir. Bu kapılar Türbe Kapısı, Çarşı Kapısı ve Kırkmerdiven Kapı olarak isimlendirilmiş. Avlunun ortasında bulunan şadırvanı IV. Murad yaptırmıştır. İç avlunun giriş kapısının yan duvarında güneş saati bulunur. Süslü kafeslerini Sultan İbrahim koydurmuştur. Caminin ana kubbesi dört duvardan aşağı iner. Birer şerefeli iki minaresi bulunur. Avlunun dış yüzü ve son cemaat yerinin iç yüzü çinilerle süslüdür. Caminin içinde oymacılık, kakmacılık, çinicilik, hat ve nakış sanatının eserlerini görürüz. Kapı kanatları ve pencere kanatları sedef kakmalıdır. Giriş kapısının sağında ise is odaları bulunur.

Yapı tamamıyla küfeki taştan inşa edilmiştir. Küfeki taşı İstanbul taşı olarak da bilinir. 2000 – 2500 yıl ayakta durma gücüne sahiptir. Topraktan çıktığı anda her türlü işleme alınabilen ve kolay işlenebilen bir taştır. Bu yüzden Roma, Bizans ve Yunan sanatında çoğu eserler küfeki taşından inşa edilmiştir.

Ayrıca klimatik bir özelliği olan bu taş yazları sıcaklığı kışları ise soğuğu emerek ortamdaki havayı dengeler. Yapılan son araştırmalara göre de nükleer dalgaları geçirmediği tespit edilmiş. Günümüzde de hala eski eser restorasyonlarında sıkça kullanılan bir taştır.

Yavuz Sultan Selim’in türbesi caminin hemen yanında bulunur. Türbe üç kubbelidir. En sağdaki sekizgen kubbeli türbe Yavuz Sultan Selim’e aittir. Türbenin içi zengin çinilerle bezenmiştir. Kapılar sedef kakmalı abanozdur. Kapının üstünde “Her nefis ölümü tadacaktır” ayeti yazılıdır. Yavuz’un lahdi maksurenin ortasındadır. Maksureler hükümdarların kullanım alanlarıdır. Başında Selim’in kavuğu bulunan lahdin başında padişahın tahta çıkış ve ölüm tarihi yazılıdır. Türbenin bir kapısında Abdülhak Hamid’in bir şiiri Hulusi Efendi hattıyla yazılıdır. Türbe mimarı da yine Acem Ali’dir. Yavuz’un türbesinin yanında ise kızı Hatice Sultan ve eşi Ayşe Hafsa Sultan, şehzadeleri Murad, Mahmud, Abdullah ve Sultan Abdülmecid ve oğulları gömülüdür. Şehzadeler türbesinde Ayet-el Kürsi kubbe kasnağına kabartma olarak yazılmıştır.İnşasından sonra külliye bünyesine çevrilen yapıdan günümüze sadece sıbyan mektebi ulaşmıştır. Rivayete göre Yavuz Sultan Selim görkem ve ihtişamdan hoşlanmadığı için kendi adına bir yapı yaptırmaktan kaçınmış. Bu yüzden oğlu olan Kanuni Sultan Süleyman babası adına bu yapıyı yaptırmıştır. Yavuz Sultan Selim Camii ihtişamı ve Haliç’e hakim manzarasıyla İstanbul’un beşinci tepesini korumaya devam ediyor.

Yavuz Sultan Selim Camii

İstanbul’un beşinci tepesi Haliç’in kıyısından dik bir yokuşla yükselir. Haliç’e egemen olan beşinci tepede bir çok yapı bulunur. Tepeyi taçlandıran Yavuz Sultan Selim Camii dışında Fethiye Camii, Kariye Camii, Fener Rum Patrikhanesi de yer alıyor. Yavuz Sultan Selim Camii bulunduğu semte adını vermiştir. Camiyi babası adına Kanuni Sultan Süleyman yaptırmıştır.

Evliya Çelebi mimarını Mimar Sinan olarak belirtse de çoğu kaynakta Mimar Acem Ali olarak geçer. Mimar Acem Ali klasik Osmanlı mimarisinden adı bilinen ilk mimarlardan dır. Bazı kaynaklara göre Yavuz Sultan Selim’in İran seferinden dönüşünde yanında getirdiği sanatçılardan biridir. 1514 yılında Çaldıran zaferinden sonra Tebriz’e giren Yavuz Sultan Selim’in Amasya dönüşünde üç bin civarında ilim ve sanat insanlarını Osmanlı’ya getirdiği bilinir. Acem Ali’de bu kafilenin içinde önce Amasya’ya daha sonra İstanbul’a saraya gelmiştir. Safevi Devleti’nde “üstatların nazırı” olarak bilinen Acem Ali’ye Yavuz Sultan Selim baş mimarlık görevini vermiştir. Acem Ali’nin Osmanlı ve İran mimarisini birleştiren farklı bir üslubu vardır.Yavuz Sultan Selim Camii’nin inşasına 1519 yılında başlanmış ve 1522 yılında bitmiştir. İstanbul’un yedi tepesinde yer alan yedi selatin camilerinden biri olan caminin muhteşem bir Haliç manzarası vardır. Caminin sağ tarafında ihtişamıyla Ayasofya ve tarihi yarımada, Galata Kulesi, karşısında ise İstanbul’un en eski ilçelerinden biri olan Beyoğlu görünür.

Caminin bir yanında sarnıç varken bir yanı da uçurumdur. Bizans devrinden kalan bu sarnıcın kesin olarak hangi imparatorluk dönemine ait olduğu bilinmiyor. 11 metre derinliği olan bu sarnıç Ortodoks kilisesi azizlerinden Ayios Makios adına yaptırıldığı bilinir.Caminin şadırvanlı avlusuna üç ayrı kapıdan girilir. Bu kapılar Türbe Kapısı, Çarşı Kapısı ve Kırkmerdiven Kapı olarak isimlendirilmiş. Avlunun ortasında bulunan şadırvanı IV. Murad yaptırmıştır. İç avlunun giriş kapısının yan duvarında güneş saati bulunur. Süslü kafeslerini Sultan İbrahim koydurmuştur. Caminin ana kubbesi dört duvardan aşağı iner. Birer şerefeli iki minaresi bulunur. Avlunun dış yüzü ve son cemaat yerinin iç yüzü çinilerle süslüdür. Caminin içinde oymacılık, kakmacılık, çinicilik, hat ve nakış sanatının eserlerini görürüz. Kapı kanatları ve pencere kanatları sedef kakmalıdır. Giriş kapısının sağında ise is odaları bulunur.

Yapı tamamıyla küfeki taştan inşa edilmiştir. Küfeki taşı İstanbul taşı olarak da bilinir. 2000 – 2500 yıl ayakta durma gücüne sahiptir. Topraktan çıktığı anda her türlü işleme alınabilen ve kolay işlenebilen bir taştır. Bu yüzden Roma, Bizans ve Yunan sanatında çoğu eserler küfeki taşından inşa edilmiştir.

Ayrıca klimatik bir özelliği olan bu taş yazları sıcaklığı kışları ise soğuğu emerek ortamdaki havayı dengeler. Yapılan son araştırmalara göre de nükleer dalgaları geçirmediği tespit edilmiş. Günümüzde de hala eski eser restorasyonlarında sıkça kullanılan bir taştır.

Yavuz Sultan Selim’in türbesi caminin hemen yanında bulunur. Türbe üç kubbelidir. En sağdaki sekizgen kubbeli türbe Yavuz Sultan Selim’e aittir. Türbenin içi zengin çinilerle bezenmiştir. Kapılar sedef kakmalı abanozdur. Kapının üstünde “Her nefis ölümü tadacaktır” ayeti yazılıdır. Yavuz’un lahdi maksurenin ortasındadır. Maksureler hükümdarların kullanım alanlarıdır. Başında Selim’in kavuğu bulunan lahdin başında padişahın tahta çıkış ve ölüm tarihi yazılıdır. Türbenin bir kapısında Abdülhak Hamid’in bir şiiri Hulusi Efendi hattıyla yazılıdır. Türbe mimarı da yine Acem Ali’dir. Yavuz’un türbesinin yanında ise kızı Hatice Sultan ve eşi Ayşe Hafsa Sultan, şehzadeleri Murad, Mahmud, Abdullah ve Sultan Abdülmecid ve oğulları gömülüdür. Şehzadeler türbesinde Ayet-el Kürsi kubbe kasnağına kabartma olarak yazılmıştır.İnşasından sonra külliye bünyesine çevrilen yapıdan günümüze sadece sıbyan mektebi ulaşmıştır. Rivayete göre Yavuz Sultan Selim görkem ve ihtişamdan hoşlanmadığı için kendi adına bir yapı yaptırmaktan kaçınmış. Bu yüzden oğlu olan Kanuni Sultan Süleyman babası adına bu yapıyı yaptırmıştır. Yavuz Sultan Selim Camii ihtişamı ve Haliç’e hakim manzarasıyla İstanbul’un beşinci tepesini korumaya devam ediyor.

Özellikler
Yorum
Henüz yorum bulunmamaktadır, ilk yorumu yapmak ister misiniz?
İnceleme bırak
Hizmet: Fiyat: Kalite: Diğerleri:

Bir cevap yazın